Bir öykü var “Siz ne iseniz, ben oyum..” adlı.

Siz buna, “insanlar layığını bulurlar” da diyebilirsiniz; “toplumlar, layık oldukları kişi(ler) tarafından, layık oldukları şekilde yönetilirler” de …

İşte o türden bir öykü…

Hele siz okumaya bir başlayın; diyeceklerimi sonra diyeceğim…

* * *

"Bir ülkede halk, hükümdara karşı ayaklanır.

Haklıdırlar da; ne adalet kalmıştır ülkede ne düzen…

Hükümdar, ayaklanan halkı, meydandaki devasa bir havuzun etrafında toplar ve bir konuşma yapar. Der ki;
" Kendinizi yormayın!

Benden kurtulmak mı istiyorsunuz? Bu olanağı size tanıyacağım…

Ancak sizden bir isteğim var.

Şimdi ben bu havuzun üzerini kapattırıp, içini boşalttıracağım Sizden tek isteğim, bu havuzu süt ile doldurmanız.

Herkes gece yarısından sonra tek başına gelecek ve bu havuza bir kova süt dökecek.

Süt kovalarının dökülmesi sırasında, kimse kimseyi görmeyecek.

Güneş doğarken hepiniz burada olun. Havuz süt ile dolduğunda, tahtımı da sarayımı da bırakıp gideceğim…”

… …

Ertesi sabah, herkes sevinçle toplanır havuzun başına.

Öyle ya; artık bu düzenbaz hükümdardan kurtulacaklardır.

Hükümdar da gelir ve üzeri kapalı havuz açılır.

Bir de ne görsünler?...

Havuz, besberrak suyla doludur.
Çünkü herkes “onca sütün içinde, benim döktüğüm bir kova suyu kim fark edecek?” diye düşünmüştür…

Hükümdar, gülmekten kırılmaktadır.
Gülmesi geçince der ki; "Gördünüz mü ey halkım? Siz ne iseniz ben oyum. Siz düzenbaz olduğunuz için içinizden kimi seçerseniz seçin, sonuç hiçbir zaman değişmeyecek. O yüzden ben tahtımda kalıyorum. Siz de layık olduğunuz, bu sistemin içinde kalacaksınız…”

* * *

Bu coğrafya üzerinde bulunan ülkelerin tamamı, bu öyküde olduğu gibi, yıllardır layık olduğu yöneticiler tarafından yönetiliyor.

Durum ortada.

Batılı ülkeler ve doğu cenahımızın daha doğusundaki Çin gibi, Japonya gibi ve hatta burun kıvırdığımız Hindistan gibi ülkeler, uzayda cirit atarken; bizim de içinde olduğumuz Ortadoğu coğrafyası üzerinde bulunan hurafelerle aklını bozmuş diğer ülkelerle birlikte yerlerde sürünüyoruz

Neden?

Çünkü eğitim sorunlu bu ülkelerin insanları, kendileri gibi yöneticiler seçiyor, onları baş tacı ediyor.

Ha bu arada onlar gibi olmayan, onlar gibi düşünmeyen eğitimli azınlıklar da eziliyor, mutsuz oluyor; o da ayrı bir konu…

Gelişmemiş ya da az gelişmiş ülkelerin kaderi bu.

Ve çok önemli bir gerçek; ne yazık ki kadersiz ülkelerin en büyük bölümü bu coğrafya üzerinde yaşıyor.

Dahası, yönetilenler bu şekilde ezilirken; bu ülkeleri yönetenler de (öyküde olduğu gibi) zevkten dört köşe gülmekten kırılıyor.

Gülmeyip de ne yapsınlar; ne söyleseler alkışlanıyorlar. Bugün ak dediğine, yarın kara diyor alkış alıyorlar; başkasının yaptığı eserleri, ben yaptım diyor alkışlanıyorlar. İnsanların gözlerinin içine baka baka yalan söylüyorlar, yalan söyledikleri bilinmesine rağmen alkışlanıyorlar.

Böyle bir ülkede demokrasinin tüm kuralları uygulanır mı?

Uygulanmıyor elbet.

Örnek mi?

İstanbul Belediye Başkanlığını kaybeden iktidarın takındığı tavır.

Kendileri kazandığı zaman öyle, muhalefet kazandığı zaman böyle.

Nokta.