Hangi saatten sonra içki içeceğimiz; kaç çocuk doğurup/doğurtacağımız; nasıl doğum yapıp/yaptırtacağımız; ulusal bayramları kutlayıp kutlayamayacağımız; ülkemizin kurtarıcısı Ulu Önder’imizi anıp anmayacağımız; metroda, vapurda nasıl oturup kalkacağımız; kızlı erkekli kalıp kalamayacağımız… fasılları bitti.
Sıra geldi sanal âleme…
Sıra geldi internete…
Sıra geldi facebook’a…
* * *
Ha 1400’lü yıllardaki matbaayı yasaklayan kafa, ha bu kafa…
O sitelere girme, yakarım.
Beni eleştirme, oyarım.
Beni eleştirene, destek olma dişlerim.
Benim rahatsız olacağım şeyleri paylaşma fişlerim…
… …
Ne lan bu?
Ne bu?
Nerde yaşıyoruz biz?
İran mı burası, yoksa Afganistan mı?
Ne yapmak istiyorsunuz siz?
… …
Efendim sanal âlemde bizi eleştiriyorlar, bize sövüyorlar.
Doğru eleştiriyorlar.
Doğru sövüyorlar da; niye eleştirip, niye sövüyorlar; bi durup, düşünün be kardeşim…
Kafa kafaya verip, aranızda bir fikir alışverişinde bulunun; “Bu ülkenin bir yarısı bizi severken(!), bir diğer yarısı neden bizden bu denli nefret ediyor?...” diye…
Bir bilenlerinize sorun, “Biz nerede yanlış yapıyoruz?...” diye…
11 küsur yıllık iktidarlık dönemizde (ilk 5 yılın hemen başındaki balkon konuşmasını saymazsak) sizin gibi düşünmeyene, yaşam şekli sizin gibi olmayana, size oy vermeyene; nasıl bakıyor, nasıl davranıyor, nasıl hitap ediyorsunuz; elinizi vicdanınıza koyun da şöyle bir düşünün be kardeşim…
… …
Sabah kalkıp başlıyorsunuz; “ONLAR, ONLAR, ONLAR… ; BİZ, BİZ, BİZ…”
Akşam yatıyorsunuz; “ONLAR, ONLAR, ONLAR… ; BİZ, BİZ, BİZ…”
Yolsuzluk, arsızlık, rüşvet, talan diz boyu.
Yandaşa koltuk çıkmaca ömür boyu.
Sizin gibi düşünmeyenler, yaptıklarınızı onaylamayanlar; sizi eleştirmeyecekler de kimi eleştirecekler?
Oturduğunuz koltukları, yaşadığınız saltanatı borçlu olduğunuz bu ülkenin kurtarıcılarına, “AYYAŞ” deyip; utanmadan, sıkılmadan aşağılıyorsunuz.
Vefa duyguları sizin gibi dumura uğramamış, Laik Cumhuriyet yanlısı kişiler, sizi eleştirmeyecek de ne yapacak?
Gere gere, böle böle perişan ettiniz ülkeyi.
Komşuyu, komşuya düşman ettiniz.
Yeter artık ya, yeter.
Bu millet sizi, o koltuklara; ülkeyi yönetin diye oturttu; milletin özel hayatının her bir evresine, her bir hazzına, her bir şeyine burnunuzu sokasınız diye değil…
* * *
Varın işsizliği çözün siz.
Asgari ücretliye nefes aldırın.
Dağ taş din adamı doldu, bilim adamı yetiştirin artık bilim adamı…
Bırakın hurafeleri…
Daha fazla sürünmeyelim yerlerde.
El avuç açmayalım, teknoloji dilenmeyelim artık; biz de hastalıklara çare bulalım, biz de uçak yapalım, biz de uzaya gidelim, biz de insanlık için bir şeyler bulup keşfedelim.
Biz de özgür olalım.
Biz de mutlu olalım.
Biz de huzurlu olalım.
Yeter artık, yeter…
Karışmayın özel hayatımıza ve gelmeyin daha fazla üzerimize…
Dokunmayın artık ulusal değerlerimize.
Dokunmayın internetimize.
Düşün artık yakamızdan…
Düşün…