Havalar, yer yer serinleşse de mevsim normallerine göre oldukça sıcak geçiyor. Sadece havalar değil gündem de sıcak, ekonomi de sıcak, siyaset te…
7 Haziran seçim sonuçları partilerimize önemli bir mesaj vererek kendilerini yenilemelerini istemiş,
Büyük Türkiye’nin inşası konusunda bir araya gelmelerinin gerekliliğini hatırlatmıştı.
Bu konuda bazı çabalar olsa da, partilerimiz, ülke çıkarlarından daha ziyade, kendi çıkarlarını düşündükleri için beklenen bir gelişme yaşanmadı.
1 Kasım seçimlerinden nasıl bir tablo çıkacağını bilmiyoruz.
Ama artık partilerimiz, bir koalisyon olma ihtimalini göz önüne alarak, söylemlerine dikkat etmelidirler.
Yarın aynı kabinede beraber olma ihtimalini düşünerek, rakip partinin yüzüne bakamayacak şekilde suçlamak yerine, kendi vizyonlarını, yapacaklarını anlatıp, topluma umut vermeleridirler.
Bu konuda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “ bu seçimlerde hiçbir partiyle dalaşmayacağız, zaten Türkiye’de yeteri kadar kavga var, pozitif kampanya yapacağız” sözleri ile iyi bir sinyal verdi.
Maalesef, iktidar partisi işin kolayına gitmekte, eleştirerek iktidarlarına devam edebileceklerinin hayalini kurmakta.
Unutmamamız gereken ve 7 Haziran seçimlerinden sonra iyice azarak yüreğimizi yakan, bağrımıza saplanan bir terör hançeri var.
Maalesef, bu hançer çıkarılamıyor veya çıkarılmak istenmiyor.
Bu gün yine kan akıyor,
Şehitlerimiz geliyor,
Yüreklerimiz yanıyor.
Böyle bir zamanda, bu hançeri tutan eli ve bu elin arkasındaki şer güçleri millet olarak lanetleniyoruz.
Ancak iktidar partisi ve Cumhurbaşkanı hala birilerini suçluyor. Sanki olayları CHP çıkarıyor gibi sürekli suçluyor.
Geçmişte, İspanya’daki terörü lanetlemek için milyonlar sokağa dökülmüştü.
Biz de aynı refleksi göstererek sokaklara dökülmeye kalkarsak polislere talimat gidiyor,
YÜRÜTMEYİN!
KONUŞTURMAYIN!
SÖYLETMEYİN!
Yürüyen halktan neden korkuyorsunuz?
Konuşan halktan neden korkuyorsunuz?
Yazan medyadan neden korkuyorsunuz?
Eleştiriden neden korkuyorsunuz?
13 yıldır bizim siyasi kültürümüz uzlaşmadan çok sürtüşmeye, barış ve sevgiden çok didişmeye odaklı oldu.
Milli bayramlarda bile birlik sağlayamıyoruz.
Elbette bahar temizliği zamanı gelecek. Etraf böyle kirli kalacak değil ya…
Temizlik zamanı geldiğinde MHP ” hadi size kolay gelsin” deyip ortalıktan sıvışıp giden kız kardeş gibi, “bu işte yoğum” diyebiliyor.
Oysa koalisyon kurulsaydı,
Bir İçişleri Bakanlığını, bir Savunma Bakanlığını alıp terörün,
Adalet Bakanlığını alarak yolsuzluğun üzerine gitmek varken “ben bu işte yoğum” demek ülkeyi bölmek isteyenler ile bizim sırtımızdan para kazananların çarkına su taşıyor.
Öyle, spor olsun diye siyaset yapılmayacağına göre, ne yapmak istediklerini anlamakta güçlük çekiyoruz.
Öyle ya!
Ne alan, ne satan memnun.
Tabi ki son sözü seçmen söyleyecek. Onu da 1 Kasım’da hepimiz göreceğiz.
Her gününüz güzel olsun.