Almadan vermek

Hafta sonu Çorum’da şair Şükrü Erbaş okurlarıyla buluştu. Her yaştan, her meslekten sanatseverler etkinliğe koştu. Çorumlu hemşehirlilerimiz kendine yakışanı yaptı. Emeği geçen herkese teşekkür etmek gerekir.

Şair sadece şiir üzerine konuşmadı. Yirmiden fazla yayınladığı kitap vardı. Katıldığı kitap fuarlarında okurları kitaplarını imzalatmak için sabırla bekliyordu. Eğer kitap yazanlar para kazanmış olsaydı ülkemizin para babaları arasına girebilirdi.

Soruları yanıtlarken yeri geldikçe kendi yaşamından örnekler veriyordu. Bitirdiği üniversite, çalıştığı kurum hakkında bilgi verdi. O yıllarda üniversite mezunları kendilerinin seçtiği işlerde çalışıyordu. Şiirler yazıyordu, kitapları yayınlanıyordu. Günümüzde olduğu gibi yazanlar çizenler para kazanamıyordu. Sanatında başarılı olabilmek için para kazanması gerekiyordu. Para kazanabilmek için çalışması gerekiyordu. Bir kamu kuruluşunda çalıştı. Günü geldi emekli oldu.

Bazı insanların, geçinebilmek, aile bütçesine katkı sağlayabilmek için ek iş yapması gerekiyordu. Kazanılan para son kuruşuna kadar ölçüp biçilerek harcanır. Çocukların geleceği ve beklenmedik giderler için para biriktirmeye çalışılırdı.

Çalışanlar kıt kanaat geçinir. Sanatla uğraşanlar, başarılarını yurt içinde, yurt dışında kanıtlayanlar nasıl geçinir? Yazanlar, çizenler, ellerindeki müzik aletini deyim yerindeyse konuşturanlar nasıl geçinirler?

Yeşilçam filmlerinin gözde olduğu yıllarda “artist gibi yaşamak” deyimi vardı. Ülkemizin dört bir yanından evlerinden kaçan oğullarımız, kızlarımız İstanbul’un yolunu tutuyordu. Onların kurduğu hayaller büyük şehrin Yeşilçam sokağında son buluyordu.

Sanatın her dalında az sayıda insan yaptığı işten para kazanabiliyordu. Onların kazançları -anlatılanlar doğru ise- bizlerin ömür boyu göremeyeceğimiz rakamlardı. Onlar paraya para demiyordu! Bu zihniyet, sayısız gencimizi hayatının baharında bozuk para gibi harcadı.

Yazarlar, yazdıklarını kitap olarak yayınlayabilmek için akla karayı seçiyor. Basılan kitaplar genelde satılmıyor. Çok satan olursa onların korsan baskıları satılıyor.

Ozanlar bin bir emekle yaptıkları besteleri seslendirmeye başlıyor. Beğenilirse kısa sürede müzikseverlere ulaşıyor. Kes, kopyala yapıştır. Saniyeler içinde yüz binlere ulaşan müzik eserleri çalgıcı olarak nitelendirilenlere para kazandırmıyor.

Etkinlik bitti. Kitap imzalatmak için sıraya girdiler. Gençlerden biri, biraz da çekinerek yanıma geldi. Yakında askere gideceğini söyledi. Harçlık biriktirebilmek için fotografçılıktan para kazanmayı düşünüyordu.

Artık para kazanılamayan mesleklerin arasına fotografçılar da girdi. Bir gencin hayallerini yok etmek kolay değildi. Almadan vermek… Sürekli yaptığın alanda ne kadar başarılı olursan ol, para harcamak akıllı işi kabul edilemez.

Sanatın tanımını yaparken sanatçıların özverilerini anlamak gerekir.

Şükrü Erbaş, Belediye Konferans Salonu’ndaki söyleşide…

Ünlü şair, okurlarına kitaplarını imzalarken…

Mehmet Öztürk programın açılışını yapıyor…

İbrahim Gösterir, şair Şükrü Erbaş’la…