Yine yüreklere düşen ateş…

Yine gözyaşı…

Ülkemizin üzerine kurgulanan oyun için;

“Bıçak kemiğe dayandı, sözün bittiği yerdeyiz” sözleri artık avutmuyor kimseyi.

Ülkemiz ve TSK üzerine oynanan oyunlar final bölümüne gelmedi mi hala? Türk milleti kendi evlatlarına sahip çıkacaktır.

Hakkari’de  toprağa düşen 24 Mehmet bir şamar gibi suratımıza inmiştir. ŞAMAR GİBİ YÜZÜMÜZE VURULUYOR DA ne oluyor ki…

Oysa akıl, vicdan, namus sahibi herkesin kendine gelmesi için o şamar yeterli olmalıdır. Yok, eğer halen gaflet uykularından uyanmıyorsak, kimliksiz, kişiliksiz, ayaklar altında sürünen itilen, kakılan, her türlü aşağılanmayı hak eden sürüler halinde Emperyalizmin kölesi olarak sömürülmeye devam edeceğiz demektir. Söylenecek bütün sözler söylenmiştir. Ya Mehmetler toprağa düşmeye devam edecek, ya da Türk milleti büyük Millet olduğunu kanıtlayacaktır. Geleceği hakkındaki kararı yine Milletin kendi azim ve iradesi belirleyecektir.

Sözün bittiği yer çoktaannnnn geçmiş ise, konuşmayı bırakıp şair Hüseyin Haydar’ın bu günlerde herkesin okuması gereken şiiri ile noktayı koyalım biz de;

ŞEHİT

Yeşil bir yağmurdur, geceleri yağar ekinlere,

Sabah güneşi gibi vurur pencerelere,

Ona hiç ölü diyebilir miyiz?

Kolayca girer evden içeriye,

Oturur eski yerine;

Anne ben geldim!

Anne mutfakta dalmış işine,

Oğlunun sevdiği yemekleri yapıyor.

Anne ben geldim!

Kalkıp geçiyor bir odadan ötekine.

Dağı tırmanıp geçiyor bir tepeden ötekine.

Ona hiç ölü diyebilir miyiz?

Severiz bütün ölüleri biz onu sevdiğimiz için.

Anne oğlunun sevdiği yemekleri yapıyor:

Ana sütü, ana dili, ana yüreği, ana toprak…

Anne yemekleri bolca yapıyor,

Bütün şehitleri ağırlayacak.

Kuruluyor kutsal sofra:

Mataralar şerbet dolu.

                        Mayınlıyor yolu, uzaktan kumandalı hayın,

Sakın ağlamayın, gülmesin şeytan!

Anne gizlice ağlıyor içerde: Mehmet, Memmoo!

Bebek, emekleyerek geçiyor yerdeki kilimi.

Anne övünüyor oğluyla:

Evimin direği, evimin çiçeği o.

Mehmetçik, dirsekleri üstünde geçiyor

Yedi iklimi

Açılıyor sekiz kapının kanatları ardına kadar,

Geldim anne diyor. İşte geldim.

Ben ırmak oldum bak:           

Su gibi içsin beni halkım.

Anne ben buğday oldum, un oldum,

Ekmek oldum:

Halkımın karnı tok olsun.

Anne, ben yıldız oldum:

Halkımın başı dik olsun!

                  Ülkemizin başı sağ olsun.