İslam dini, akla büyük önem vererek akıllı olmayı şart koymuştur. Bilgiye de üstün bir değer veren dinimiz, daima okumayı ve öğrenmeyi emretmiş, bilgi öğrenmenin her Müslüman farz olduğunu bildirmiştir.
Son 13 yıldır dinimiz adına yapılanların İslam dini ile hiç ilgisi yoktur.
Yıl 2015;
Üsküdar Belediyesi, Kutlu Doğum Haftası sebebiyle içerisinde Kabe maketinin yer aldığı Asr-ı Saadet köyünü oluşturuyor.
Kâbe maketini ihramını giyip ziyarete giden bir kişi gözaltına alınıyor.
Yetkililerden ses yok, uyarı yok, ceza yok!
Yıl 2015 Kasım ayı;
Müslüman’ın biri,
Kâbe örtüsünden bir metre kadar getiriyor Mekke’den.
Başta imam olmak üzere sanki Kâbe Kırıkkale’ye gelmiş gibi davranmanın, kameraların merceğine bakarak “Örtüyü öpüp öpüp alına koymanın İslam’da yeri nedir?” diye hiç kimse sormuyor sorgulamıyor.
Öpüp alna koyulacak kadar ilahi,
Uğruna kürsü kurup, hatim indirecek kadar kutsal mıdır bu örtü?
Konunun uzman ve yetkilileri olan Sayınlar açıklamalıdır bizlere ki,
Bizde doğrusunu bilelim.
Din bilginleri Kuran şeklinde pasta yaptırıp kesip yiyorlar afiyet ile kameralar karşısında.
Yine ses yok!
İslam’ı ve inançlarımızı oyuncak yaptılar.
Hz. Ömer’in cahilliye dönemini anlatırken kullandığı “Helvadan putlar yapar, tapardık. Acıkınca da yerdik” sözünü anımsadım birdenbire.
Başımıza ne geliyorsa şov yapma amaçlı dini kullanmaktan geliyor.
Ülkemiz genel izleyici şov programlarına dönüştü. 13 yıldır iktidarda olanlar vatandaşı cahiliye dönemi zirvesine çıkardılar.
Milyarları alarak, televizyon programında İslam adına vaaz verdiğini sananlara sorulan sorulara bakınca cahilliğimiz daha da ortaya çıkıyor.
Dinimiz bize;
2015 yılında açlık sınırında yaşayan insan sayısı 1 milyar olmuşken,
Puta tapmak günah söylemleri yapan din âlimleri,
Beş yıldızlı otellerin gölgesinde, 120 kilogram altınla kaplı siyah örtülü kutunun etrafında 7 kere dönerek günahları bağışlatmanın İslam’ın şartı olduğunu söylerken,
Hacca bir kere gitmenin yeterliliğini, onun yerine zekât vermenin, 1 milyar açtan birkaç kişiyi doyurmanın daha sevap olacağını da söylemek zorundadır.
Kuran’ın açık emirlerine rağmen, halkımızı “inananlar” ve “inanmayanlar” diye ayırmak, dinden siyasi menfaat elde etmek, dini siyasi partilerinin ideolojisi gibi göstermeyi kitabımız aşağıdaki ayetle men etmiştir;
MÂİDE SURESİ 99’ncu, RA’D SURESİ 40’ncı, ANKEBÛT SURESİ 18’nci, NAHL SURESİ 35’nci, ŞÛRA SURESİ 48’nci, EN’AN SURESİ 107’nci, YÛNUS SURESİ 49’ncu, A’RAF SURESİ 6’ncı ve SÂD SURESİ 86’ncı ayetlere göre;
“…RESULE DÜŞEN, AÇIK BİR TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” ve Yüce Allah Peygamberimize “…O HALDE TEBLİĞ ETMEK SANA, HESAP SORMAK BİZE DÜŞER.” Demek suretiyle ;” KULLARININ İMANINI YARGILAMA HAKKINI SEVGİLİ PEYGAMBERİNE BİLE VERMEMİŞTİR.”
Her gününüz güzel olsun.