Bugün, ünü ülke dışına taştığı için dünya edebiyatçıları tarafından “Dünya Ozanı”; yakın dostu Yaşar Kemal tarafından da “büyük halk ozanlarının son büyük halkası” olarak betimlenen; büyük ozanın 58. ölüm yıl dönümü.

Biliyorum, kolay olmayacak ama bu büyük ozanımızı; bu ölüm yıldönümünde, beni çok etkileyen iki yaşanmış öykücüğüyle anmak istiyorum.

İlk öykücük.

Nazım Hikmet’in okuldaki tarih ve edebiyat öğretmeni, ünlü Türk ozanı Yahya Kemal’dir.

Nazım, kedisini anlatan bir şiir yazar, Hocası Yahya Kemal’e okur.

Yahya Kemal, şiiri dinledikten sonra şiire konu olan kediyi görmek ister.

Nazım, ertesi gün kedisini okula getirir.

Kedi, tüyleri dökülmüş, çelimsiz bir kedidir.

Yahya Kemal, kediye bakıp, uzun uzun güler ve der ki; “Bu çelimsiz kediyi bile bu denli allayıp pullayabildiğine göre, sen kesin iyi bir şair olacaksın…” der.

İkinci öykücük de Nazım’ın ustalık döneminde yazdığı, “Ben Bir Ceviz Ağacıyım…” şiiriyle ilgili…

Olağanüstü güzel bir şiirdir, bu şiir.

“Ben bir ceviz ağacıyım, Gülhane Parkında. / Ne sen bunun farkındasın, ne de polis parkında…” diye devam eder.

Bu şiir okuyan, neler neler yakıştırır bu şiire.

Oysa Nazım’a bu şiiri yazdıran olay şöyle gelişmiştir.

Nazım, Gülhane Parkında buluşmak üzere sevgilisiyle anlaşır.

Ancak o günlerde Nazım Hikmet, arananlar listesinde yer almaktadır. Nazım, Gülhane Parkı’nda bir ceviz ağacının altında beklerken polisleri görür; saklanacak tek bir yer vardır. O yerde altında beklediği ceviz ağacının dalları arasıdır. Hemen ağaca tırmanır, ceviz ağacının dal ve yaprakları arasına gizlenir.

O ağaçtayken sevgilisi gelir; o da o ceviz ağacının altında Nazım’ı beklemeye başlar.

Nazım, polisler orada olduğu sürece ağaçtan inemez.

Ve oracıkta bugün pek çok besteye güfte olan o şiiri yazar.

“Ben bir ceviz ağacıyım, Gülhane Parkında

Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında”

… …

Ben Nazım’a bu dizeleri yazdıran duygunun, böyle bir olay olduğunu öğrendiğimde bayağı bir bozulmuştum.

Çünkü o güne dek bu şiiri hiç dilimden düşmez; okurken neler hayal ederdim neler.

Hey gidi Koca Nazım hey.

Bir Nazım daha gelir mi; hiç sanmıyorum.

Nitekim de gelmiyor.

Şimdi böyle bir ozanı anlatmak kolay mı?

Ama oyuna kalktık bir kere, kolumuzu kaldıracağız.

* * *

İşte bu büyük ozanın özgeçmişi…

* Asıl adı “Mehmet Nazım”dı ama edebiyat tarihinde “Nazım Hikmet” adıyla tanındı.

* “Ran” soyadını da sonradan aldı.

* Asıl doğum tarihi, 20 Kasım 1901.

* Selanik’te doğdu.

* Sanatkâr bir ailenin çocuğuydu.

* Dört dil bilen annesi ressam, babası elçiydi.

(SÜRECEK)