6.Ailede huzurun ve devamının altıncı şartı sabır ve metanettir: Gerçekten hayatta en zor meziyet, sabır ve metanettir. Metanet; dayanma gücü, dayanıklılık, sabır; zorluklara göğüs gererek başarıyı yakalamaktır. Kur’an’da; Hz. Yusuf olayı ve Hz. Eyyüp olayı sabır ve metanet örnekleridir. Hz. Yusuf’u kardeşleri kıskançlık nedeni ile kuyuya atıyorlar. Kurtlar yedi diye buhtan atıyorlar. Sonra köle diye satıyorlar. Hz. Yusuf sabırla bu olayları aşıyor ve Mısır’a sultan oluyor. Mertlik gösterip kardeşlerini bağışlıyor. Hz Yusuf’un hasretinden babası Hz Yakup gözlerini kaybediyor. Sabrı sonucu yeniden gözlerine kavuşuyor. Hz. Eyyüp bütün bela ve musibetlere metanetle göğüs geriyor. Uzun yıllar bir tarafından öbür tarafına dönemeyecek halde hasta yatıyor. Öldürmeyen Allah onları böyle sınava tabi tutuyor ve sabır ve metanetle başarıyorlar. Allah sıhhatini ve varlığını iade ediyor.

R.SAV.in hayatı örnek sabır olayları ile doludur. Kur’an’da Allah cc. lafzından sonra en çok adı geçen kelime “sabır” kelimesidir. Hayatta en zor meziyet üstünlük, sabırdır. İşte aile içi ve aile dışı sorunların üstesinden gelmek büyük bir sabır işidir. Sorunlara göğüs gerip pes etmemeli, yuvanın devamını sabır ve metanet sağlamalıdır. Yoksa ufak bir kırgınlık sebebi ile hareket edilirse dünyada yıkılmayan yuva kalmaz.

Aile yuvasının kurulduktan sonra huzurlu devamını sağlamak için ana kuralları saydıktan sonra;

Anadolumuzun yetiştirdiği bütün dünyanın dikkatini çeken ve saygısını kazanan, 8 asırdır gelişerek, büyüyerek çoğalan bir sevgiye ulaşan Mevlana hazretlerinin 14 ciltlik, her birisi 500 sayfalık eseri Mesnevi şerhinde mutlu ve huzurlu ailenin temeli ve devamı için ortaya koyduğu şu tesbitlerini ifade etmezsek bu konu eksik kalır. Büyük bilge, ilim ve tasavvuf yücesi Mevlana hazretleri, eşlerin ailedeki konumunu şöyle özetliyor:

1-Erkek ve kadın bekar iken iki yarımdırlar. Evlenince bir bütün ve tam oldular. Evlilik eksikleri tamamlayan, yarımları bütün eden bir sanattır. Onun için evlilik birliktir, dirliktir, ikilik, ayrılıktır, gayrılıktır. Evlilikte ben yoktur. Sen varsın ve biz varız vardır. Çünkü evlilikte iki beden bir ruh vardır. Evlilik iki bedeni bir ruhla yöneltmektir. Evlilik bir çadır gibidir. Adalet, eşit davranış onun direğidir.

2-Evlilikte eşler; kemik ve ilik gibidir. Birinin varlığı diğerinin varlığına bağlıdır. Birisi yoksa öbürü de olmaz. İkisi de birbirine muhtaçtır. İlik olmasa kemiğin, kemik olmasa iliğin yaşama şansı yoktur.

3-Evlilkte eşler; bedende damar ve kan gibidir. Damar olmasa kan korumasız kalır. İnsan ölür. Evlilik de öyledir. Eşler birbirine muhtaçtırlar. Ailenin devamı bu gerçeğin devamına bağlıdır. Eşlerden birisi damar ise öbürü kandır. Kanı muhafaza eden damardır. Kan olmasa damarın, damar olmasa kanın bir hükmü yoktur.

4-Yine Mevlana daha da önemsiyor. Ailede huzurun devamı insanın bedeni ve ruhu gibidir. Erkek bedense kadın ruh, kadın bedense erkek ruh gibidir. Bedensiz ruh, ruhsuz beden olmadığı gibi, karı koca arasındaki uyum ve önem beden ve ruh arasındaki ilişki kadar önemlidir, diyor.

5-Mevlana evlilikte huzur ve mutluluğun sağlanması için eşlerin arasındaki uyumun yeterli olmadığını, aile huzuruna katkıları gereken eşlerin ana-baba ve hatta akrabaların da bu huzura ortak olmaları gerektiğini söylüyor. Bunun için de eşlerin birbirlerinin anasını kendi anası, babasını -kayınpederini- kendi babası gibi sevip saymadıkça ailede huzur sağlanmaz. Eksik kalır. Yuvada huzurun tam olması için eşlerin ana-baba taraflarının da katkısı gereklidir.

Şöyle ki; bir gelin kayınvalidesinin elini öptüğünde, onu kucakladığında yüreği annesini kucaklıyor gibi çarpmalıdır. Damadın da kayınpederine gösterdiği sevgi ve saygı kendi öz babasından farksız olmalıdır. Yani bu konuda arzu ve istekli olmalıdır. Zaten kocasına ve karısına sevgi ve saygısı olan eşlerin eşinin ana ve babasına da, yakınlarına da saygısı olur. Ailede en önemli husus bazen kişinin hanımı, kişinin kendi annesinden, hanımın kocası bazen hanımın babasından daha çok önemlidir. Çünkü bir kişinin hanımı, kendi anasının yapamadığı hizmetleri kocasına, bir erkeğin hanımı, erkeği, kadının kendi babasının yapamadığı hizmetleri yapar. Bu yönüyle ailede karı ve koca, ana ve babalardan daha çok önem kazanır.

Buraya kadar yazılanları özetlersek, ailede huzur ve mutluluğun tesisi, temini ve devamı için ömür boyu sürecek tatlı bir hayat, ailede; sadakat, merhamet ve şefkat, adalet, eşitlik, nezaket, nezafet, zerafet, hassasiyet, iktisat, bölüşüm ve paylaşım, hoşgörü ve bağışlama, kanaat, sabır, metanet ve tahammül, saygı ve sevginin kaynağıdır. Bunların hepsinin toplamı mutlu aile ve huzurlu toplumun anasıdır. Bunlardan birisi eksik olursa aile yuvası o kadar zayıftır. Bunlar ailede ne kadar varsa o aile ve toplumlar o kadar sağlam, uzun ömürlü ve mazbut olurlar.

Şimdi aile yapısını, devamınıo, huzurunu simgeleyen bazı özlü sözlerle konuya ışık tutalım:

-Kusursuz ev arayan evsiz, kusursuz yar arayan yarsız kalır. Dikensiz gül arayan da gülsüz kalır.

-Evlilikte geçim sağlayamayan ve ayrılan eşler, kötü huylarını değiştirmedikçe kaderleri değişmez? Sadece yastıkları değişir.

-Garip kuşun yuvasını Allah yapar. Ev alana, evlenene Allah yardım eder.

-Evlilik kutsal bir davadır. Bu davada iki haklı olmaz. Fakat haklı olan da kusursuz değildir.

(SÜRECEK)