EVLENECEK EŞ ADAYLARININ BİLMESİ VE UYMASI GEREKEN KURALLAR NELERDİR?

Konunun iyi anlaşılması için işi temelinden ele alarak anlatmak gerekir. Evlenecek çiftlerin evlilik çağına gelinceye kadar ana ve babaları, yani aileleri tarafından yuva kurabilecek ve bu yuvayı koruyup uzun ömürlü kılabilmek için iyi yetiştirilmeleri gerekir. Onun için eş adaylarının herkes gibi, önce helal lokma ile beslenmeleri, hak hukuk adalet insancıl bir anlayışla yetiştirilmeleri şarttır. Bunun için de mutlu sıcak aile yuvalarında yaşayarak eğitilmeleri ve ergenlik çağına ulaşmaları icap eder. Yani aile eğitimleri önemlidir.

İbret nazarı ile şu aleme baktığımızda her canlının çift olarak yaratıldığını, her işin bir aslının, temelinin olduğunu açıkça görürüz.

Başta insanlar, hayvanlar, bütün çeşitleri ile bitkiler, hatta cansız sandığımız tabiatı oluşturan taşlar, kayalar, madenler, toprak vs.nin de farklı olsalar da çift yaratıldıklarını görürüz. (78/8. Ayet, Kur’an ayeti)

Bu gerçeği yüce rabbimiz canlılar için Nebe suresinde “ve halagnaküm ezvecen, Bensizleri çiftler olarak yarattım” buyuruyor.

Hucurat suresinde 49/13 ayetinde:

Ey insanlar! Biz azimüşşan sizleri ünsiyet (uyum içinde yaşayasınız) edesiniz, mutlu olasınız diye bir erkekle bir kadından yarattık, buyuruyor. Ulu Allah diğer ayetleri ile şöyle devam ediyor: Nahl. 6/72 ayet. “Allah sizlere kendi cinslerinizden eşler, oğullar, torunlar ve rızıklar verdi. Allah’ın bu nimetlerini görmemezlikten gelip yok sayıp ta nankörlük etmeyin” Daha çok çarpıcı bir ifade ile: Ey insanlar sizi bir erkekten sonra ondan da eşini yaratan böylece sizleri erkekler ve kadınlar olarak çoğaltan (hem de dengeli) Yüce Rabbinizden saygı ile korkunuz. (Onun yüceliğini görünüz) (Nisa 4. Sure 1. Ayet) buyurur.

Kudret sahibi Allah insanları ve canlıları çift olarak yaratmakla kalmadı. Sistemli bir şekilde ayrıntılı birbirlerine soyu sopu karışmamak için onları nikah bağı ile birbirine bağladı. Kim kimin oğlu, kızı, kim kimin anası, babası belli şekillerde açıkça bilinen nesiller vücuda getirdi.

Bu gerçeği de 30/21. Ayetinde: “Sizleri nikah bağı ile birleştirip aranıza sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü koyup evli çiftler olarak mutlu kılan ulu Allah’tır. Yüce Allah’ın varlığının delillerinden birisi de budur. Düşünen kavimler için bunda ibretler vardır” buyuruyor.

Son olarak ta bu gerçekler doğrultusunda nikahlı yaşamanın önemini vurgulayan cenab-ı hak şöyle hitap ediyor: “Aranızdaki bekarları evlendiriniz. Eğer evlenmeye güçleri yetmezse, Allah onlara fazlı kereminden yardım edecektir. Allah için darlık yoktur. O her şeyi hakkı ile bilendir”. Bu ayetten esinlenen ecdadımız, kültürümüze “evlenene ev yapana Allah yardım eder” şeklinde atasözü olarak yansıtmıştır.

(Nur 24/32) Bu ayete ek olarak Ulu Mevla Nisa suresi 3. Ayetinde “Aranızda bekar olanlarınızı diledikleri, anlaşabilecek olanlarınızı evlendiriniz. Nikahlayınız” diye tavsiye etmektedir. Bu ve benzeri ayetlere bakarak bazı İslam hukuk alimleri evlenmenin zaruret “farz” olduğunu savunmuşlar. Bazılarına ve esas olan hükme göre ise “evlenmek farz olmayıp, önemle tavsiye edilmiştir”. Resulullah sallallahü aleyhi vesellem (R.S. A.V) de Büyük hadis alimi 5 büyük ve mevsuk gerçek hadis kitabı olan İbn Mucenin nikah bahsinde evlenecek çiftlerin evlenirken takip edecekleri yolu ve gerçekleri bildirmektedir. Buyurur ki, “Kadınlar ve erkekler şu dört özelliği dikkate alarak evlenirler: 1.si: Evlenecek çiftler birbirlerinin en önce “Li maliha” malına zenginliğine bakarlar. 2.si: “Velihasebiha” makamına, mevkisine (hakim mi hekim mi) ona bakarlar. 3.sü: “Velicemaliha” fiziki güzelliğine, cemaline bakar. 4.sü “Velidiniha ve Ahlagıha” dinine ve ahlak, huy güzelliğine bakar.

Siz, din ve ahlakı güzel olanı seçin. Çünkü huzur ve mutluluğun kaynağı ahlak ve huy güzelliğidir. Diğerlerinin hepsi “arızi” geçicidir. Kalıcı olan din güzelliğidir ve hadis alimleri bu hadisi şerifin açılımını şöyle izah ediyorlar:

Mal, mülk, makam, mevki, şöhret ve bedeni-fiziki güzellikler geçicidirler. Öyle değil mi? Bir kıvılcım sarayını, köşkünü, fabrikanı vs.mizi yok edebilir.

(SÜRECEK)