1978 ve sonrası 1990’a kadar karayolu ile ve otobüslerle Hac yolculuğu yapılıyordu. Yol güzergahı Suriye-Ürdün-Arabistan veya Irak-Bağdat-Arar-Suudi Arabistan güzergahlarından yapılıyordu. Özellikle terör belası, huzursuzluklar Suriye’de kol geziyordu. Bir müddet sonra Irak-Suud yolu tercih edildi. O zamanda da T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Hac organizasyonları ile defaatle yolculuğumuz oldu. Trafik kazaları, arızalar, pasaportların kayıp olması nedeni ile Şam’dan Amman’da, Tebük’te, Bağdat’daki temsilciliklerimiz kanalı ile bu sorunlarımızı çözmüşüzdür. Devletimizin gücünü ve yardımını görmüş ve devletin ne demek olduğunu daha iyi anlamışızdır. Avrupa seyahatlerimizde de bunları açık seçik bilmekteyiz.

Onun için hep şunu söylerim; “Öl devletle, kal devletle”. Devlet nerde ise biz her zaman oradayız. İdare, yönetim, icra, iktidar arızidir ama devleti kim yönetirse yönetsin baki ve esas olandır. Onun için toplumsal kuruluşlar, hayır kurumları, özel teşkilatlar, cemaatler, cemiyetlerin hata yapma, yanılma olasılıkları her zaman vardır ve çoktur. Onun için en sağlam kuruluş, devlet ve devlet kuruluşlarıdır.

Gönüllü teşkilatlar, demokrasinin bir gereği olmakla beraber, devletin bir türevi ve gölgesinde hayat bulurlar. Yardım yapacaksan cemaatlerden ziyade devlete, Kızılay’a, Diyanet Vakfı’na, Mehmetçik Vakfı’na, Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı’na, Türk Hava Kurumu’na yapılmalı, bu gibi kuruluşlar öncelikli olmalıdır. Çünkü önce devlet, sonra millet. Devleti millet kurar, milleti devlet yaşatır. Elbetteki devleti yönetenler de insandır. Hataları vardır. Herşeye rağmen önce devlettir. Yoksa herkesin bildiği gibi işte Suriye, işte Irak, Libya, Afganistan ve diğerleri. Devletsizliğin bedelini milyonlarca cana kıyılarak ödüyorlar ve maalesef birbirlerini kırıyorlar, kırdırılıyorlar.

Şu hadisi kutsi çok manidardır: “Birgün R.SAV. bir camiye girdi. Onunla birlikte namaz kıldık. R.SAV. uzunca bir dua etti. Sonra bizlere hitaben buyurdu; ‘Rabbimden üç şey istedim. İkisini verdi. Birini vermedi. Verdikleri; ümmetimi Firavun kavmi gibi suda boğma Allahım dedim. Kabul etti. Ümmetimi yoklukla, kıtlıkla helak etme dedim, bunu da kabul etti. Rabbime secde ile şükrettim, dua ettim. Ümmetimin musibetini kendi aralarındaki çekişmelerden verme Allahım dedim, bunu kabul etmedi. (Müslim Fiten)”

Bu hadisi kutsiyi açıklayan hadis alimleri R.SAV.in bu duasının reddinin sebebini, bütün Allah’ın ayetleri, birlik ve beraberliğin önemi R.SAV.in İslam birliği için bir ömür bitirdiğini bilen, gören, inanan müslümanların bunları gözardı edip sırf dünya saltanatı için, düşmanların tuzağına düşüp fitneye bulaşmaları, R.SAV.in duasının reddinin sebebidir diyorlar.

Bugünkü İslam aleminin, İslam devletlerinin hali maalesef budur. 20 bin km uzaklıktaki Amerika geliyor, İslam’ın kalbi olan Kabe’ye sahip oluyor. Oradaki yönetimi ele geçirerek Irak-Suriye de aynen böyle, ajansların haberlerinden dinlenmiştir. Suudi Arabistan 1,5 trliyon dolarlık silah siparişi veriyor ABD’ye. Kime karşı kullanacak bu silahları? İran’a, gerekirse diğer İslam devletlerine. Bu millete yapılan duayı Allah kabul eder mi? Gerçeğini Allah cc. Bilir ki, o beldeye Allah petrolü lütfundan vermemiştir diye düşünüyorum. Allah cümlesini ıslah etsin, ne diyelim.

Ulucami Baş İmam-Hatibi Mustafa Gökmen ve kafileden bir grup, ihramlarıyla…

Çorum kafilesinin kadınları…

Fikret Hoca, eşi Ayşe Hanım’la…

(SÜRECEK)