İşte kardeşlerim, yüce Allah kullarının affına sebep olacak imkanlar ve teşvikleri bize sunmuştur.

Nedir bu özellik, teşvik ve güzellikler?

a)Ulu Allah bir günah işlemeyi muaf edip de onu işlemeyen kuluna bir sevap yazar. Bir iyilik yapmak isteyene ve yapana en az on sevap yazar. Ayettir. (Mencae bilhasenati felehü aşrü emsaliha)

İçtenlik ve samimiyetine göre bire 70-100-700 ve bigayrinkap hudutsuz sevap yazabilir. (Vallahü yüda ifü limen yeşaa. Bakara 261)

b)Kendisine yönelene kişinin hangi günahı olursa olsun büyüklüğüne bakmaz, onu affeder. (Kul o günaha geri dönmemelidir. Şayet günaha döner de işler ama pişman olur hakka yönelirse yine de onu affeder.)

c)Ulu Allah mümin kulların en ufak bir hayrını, mukaddes zamanlardaki dualarını kesin kabul eder. Bunun için ortaya sebep kor. Nedir onlar? Cuma günü, bayram günleri, mukaddes geceler, kandiller, zengin hayır sahiplerinin hayırları bire en az 700, 7+100=700 (Mietü habbe) Bakara 26. ayet.

Ç)Mukaddes mekanlardaki ibadet ve duaları reddetmez. Başta Kabe, Arafat, Müzderte, Mina, camiler, özellikle peygamberimizin Mescidi Nebisi bire bindir. Kabede bir rekat namazın sevabı yüzbindir. Hac ve Umre’deki ibadetler ve duaların kabulünde en ufak tereddüt yoktur.

İşte ulu Allah’ın emri olmasının esası dışında müminleri kabeye akın akın yönelten teşvik bunlardır. Bu ibadetler manevi kârın en doruk noktasıdır. Milyonların değil, milyarların Kabe’yi ziyaret etmelerinin sebepleri bunlardır.

Bunlardan başka, bütün dünya müslümanlarının birarada olduğu, çeşit çeşit giyim, kuşam, renk, biçim, şekillerde tavır ve hareketlerden ayrı ayrı ama amaçları hepbir bir Allah’a yönelmek olan milyonları aşan insan topluluğunun içinde bulunmanın getirdiği haz, sosyal olgular ve bilgileri elde etmek ancak hac ve umre ile mümkün olmaktadır. Daha başka sebepler de vardır. Bilgi, görgü edinmek, turistik amaçlar ticaret ve ekonomi gibi...

Her zaman şunu düşünmüşümdür. Allah Kur’an’ın birçok yerinde “Allah faziletini, nimetini, üstünlüğü bazı kullarına özel verir. Zenginlere zenginliği, bazı nimetlerin bazı yerlere mahsus olması, mesela; Haccın, Umrenin Kabe’de yapılması, Kabe’nin Mekke’de, Mescid-i Nebevi’nin Medine’de olması. Dünya petrolünün en değerli ve bol rezervinin Arabistan’da olması, Allah’ın onlara bedavadan verdiği nimetlerdir. Uçsuz bucaksız, susuz, su çıkmaz, kervan geçmez çöllerde bu nimetler… Ama her nimetin bir külfeti, bir hesabı vardır ve bir gün sorulacaktır.

Bugün dünya yüzünde 1.5 trilyon dolar silah siparişi yapabilen bir Suudi Arabistan vardır. İşte bu sevretin kaynağı, Allah’ın onlara meccanen verdiği, onlardan da emperyal Amerika’nın sömürdüğü petrol kaynaklarıdır. Eğer işin bu yönüne değinecek olursak, işin içinden çıkamayız. Sadece bir gerçeği ifade etmekle durumun vehametini okuyucularamızın anlayışına bırakalım.

Şimdi; bu üstünlüklere ulaşmak amacı ile manevi kârlar elde etmek için yola düştüğümüz Umremize dönelim. Önce Umre Haccının ne olduğuna bakalım.

UMRE NEDİR?

Umre, genelde ziyaret etmek anlamına gelir. Fıkhı, hukuki tabiri budur.

Dini bir ibadet olarak anlamı ise; Hac mevsimi dışında Kurban Bayramı arefesinden bayramın 4. günü dahil 5 gün hariç belirli bir zamana bağlı olmadan ihrama girerek Kabe’yi tavaf, Safa-Merve’yi say ederek tıraş olup ihramdan çıkış ibadetinin adıdır. Daha önceden ifade edildiği gibi ulu Allah’ın bir emridir.

Mübarek Kabe…

Fikret Hoca, Kâbe’de, Çakır Camii İmam-Hatibi olan kardeşi Abdülhamit Çıplak ile birlikte…