“Bir itirafla başlamalıyım.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu seviyordum ama eleştiriyordum da...

Tamam, dürüsttü, iyi insandı ama nasıl desem, biraz atalet içinde gibi geliyordu bana.

Sanki kurtlarla kapışamaz gibi geliyordu, lider karizması yok gibi geliyordu!

Vatandaş olarak büyük bir hayal kırıklığı içindeydim.

Dahası, umudu da kesmiştim ondan.

Bir “hareket” bekliyordum yıllardır.

Bir kıpırtı, bir canlanma, bir sıçrama…

İçimden, “Hadi” diyordum, “Hadi be Başkan, bir şey(ler) yap… Bu toplumun, bu ülkenin ihtiyacı var buna… Harekete geçir bizi, dönüştür hepimizi, can suyu ver bize…”

Ama sonra, anında çark ediyor; “Yapamaz o bunları!” diyordum!

İşte bu noktada, fena halde utandım kendimden!!!

Yaptı...

Hem de öyle bir şey yaptı ki, “Vay beee!” dedirtti… Binlerce insanı bir araya getirdi, giderek yokluğunu hissettiğimiz HAK, HUKUK, ADALET çatısının altında topladı...

* * *

Toplumun o kadar farklı katmanlarına sirayet etmiş ki adaletsizlik, o kadar tavan yapmış durumda ki, o kadar bıçak kemiğe dayanmış ki, insanlar bu talebi destekledi, onun peşinden yürümeye başladı.

Ben kendi payıma müthiş umutlandım.

Bence bu Adalet Yürüyüşü, son yılların en önemli olayı!!!

Partiler üstü bir hareket.

Toplumun her kesimini bir araya getiren bir hareket.

Bir milat.

* * *

Hangi partiye oy vermiş olursa olsunlar, “Hak, hukuk, adalet” deyip yürüyorlar.

Sizin, benim gibi insanlar.

Masum bir şekilde, hiçbir çığırtkanlık yok, numara yok.

Yürüyorlar, yürüyorlar, yürüyorlar.

İnanılmaz etkileyici.

Hiçbir provokasyona kapılmıyorlar, gübre dökenleri ve taş atanları bile alkışlıyorlar.

Yol kenarlarında yürüyenleri izleyenler nasıl tatlı bir görseniz; “İyi misiniz? Su ister misiniz?” diyorlar, erik uzatıyorlar, “Yolunuz açık olsun!” diyorlar, “Dualarımız sizinle!” diyorlar.

Yemin ederim bu yürüyüş tarihe geçer.

Bu arada yürüyüşçüler, yağmur, sis, güneş her şeyi gördüler. Deli bir sıcak var. Ona rağmen, “Güneş gözüme giriyor!”, “Ayağım su topladı!” demeden yürüyorlar… Metrelerce uzunluktaki Türk bayrağını açıyorlar, kırmızı bir nehir gibi akıyor o bayrak...

Binlerce insanla bir aradaydım, ben de o coşkuyu yaşadım, önce 6, sonra 4.5, sonra 8 kilometre yürüdüm.

Daha önce eleştirdiğim Kemal Kılıçdaroğlu’na hayranlık duyuyorum şimdi, o, artık benim gözümde parti başkanı değil, gerçek bir lider.

Gandi gibi.

Onun kadar adanmışı da yok.

Bir metre firesi yok. Araca binmişliği yok. “Otele gideyim, dinleneyim!” yok.

Ve bu adam 69 yaşında!

Düşünebiliyor musunuz her gün 17-18 kilometre yürüyor, herkesle kucaklaşıyor, sohbet ediyor, dimdik yürüyor. Sonra karavanına giriyor.

Karavan da karavan olsa. Mütevazı, bomboş, ilkel daha doğrusu acıklı bir karavan.

Bu karavana “lüks” diyenlere “Hadi len oradan” demek gerekiyor…

Ama Kılıçdaroğlu, o ilkel karavandan, her seferinde gülümseyerek, dimdik, inançlı ve kararlı bir şekilde çıkıyor.

O kadar adanmış ki, onunla yürüyen o kalabalık da öyle. Birlikte yürümeye başlıyorlar. Müthiş bir kararlılık var.

Saygı duymamaya olanak yok.

Umut duymamaya da...

Bu yürüyüş, bir milat.

9 Temmuz, yeni bir başlangıç olacak.

Önümüzdeki günler, aylar ve hatta yıllar için umutluyum artık ben.

En azından öğrendik ki, bir araya gelinebiliniyormuş...”

* * *

Yukarıdaki yazı Ayşe Arman’a ait.

Aynı konuda ben de bir şeyler yazmak üzere bilgisayarımın başına oturmuştum ki; bu yazı düştü ekranıma.

Ayşe Arman kendine özgü üslubuyla, benim diyeceklerimi de demiş.

Akıcı diliyle, olayı güzel dillendirmiş.

Bu güzel yazıyı okumamış olanlar için o nedenle köşeme taşımak istedim.

Kalemine sağlık Sayın Arman.