f-Gençliğini söğüt gölgesinde uyumakla heder edenler, kışı soğuğunda Agobun .... gibi titrerler. Başka bir deyişle, gençliğini gülerek geçirenler, yaşlılıklarını ağlayarak tüketirler.

g-Yaşlılıkta yemek istersen aşı, gençliğinde boş durma taş taşı.

h-Ruh daima dinçtir. Yaşlanmaz. Yaşlanan bedendir. Ruh ölmez. Ölen ve çürüyen bedendir.

ı-Gençler ölüm gibi gençliğin de geçici olduğunu bilselerdi, gece de uyumaz, çalışırlardı.

i-Gençlik bir milletin geleceğidir. En büyük varlığıdır.

j-Gençlerini ilim, bilgi, fen ve teknoloji ile eğitenler, ihtiyarlarına yaşlılıklarında bal yedirirler.

k-R.SAV. “Ölümden gayri her derdin bir çaresi vardır. Ama yaşlılığın –erzeli ömür- yaşlılık illetinin çaresi gençliğin değerlendirilmesidir.”

l-İnsan doğunca çocuk, yaşlanınca bebek olur.

m-İnsan yaşlanınca hem eskir hem de aksileşir.

n-Gençliğini tasarruf edenler onu yaşlanınca kullanırlar.

o-Yaşlılıkta hastalanmamak için gençliğinizde organlarınızı eskitmeyiniz. Onun için az yiyiniz, doymadan kalkınız, az uyuyunuz, az konuşunuz. Gün gelecek insanlar şimdi açlıktan şikayet ettikleri gibi o gün şişmanlıktan şikayet edecekler. (Hz. Muhammed SAV)

Sıhhat Allah’ın insana verdiği en büyük nimettir. Onu tehlikeye atmayınız. Ondan da sorulacaksınız. (Hz. Muhammed SAV)

Devletimizin banisi Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk; bu vatanı, bu milleti ihtiyarlara değil, gençlere emanet ediyor. Gençliğe Hitabesi’nde;

“Ey Türk Gençliği. Birinci vazifen Türk istiklalini ve Türk Cumhuriyetini korumaktır. Onu koruyacak güç kudret damarlarındaki ail kanda mevcuttur.”

Gerçekten büyük asker, büyük komutan ve devlet adamı olan Mustafa Kemal Atatürk, 5000 yıllık Türk tarihinin en popüler devlet adamlarından birisidir. Türkiye Cumhuriyetini kurmakla masum, mazlum milletlere de örnek olmuştur. Bu vatanı, bu mileti, bu devleti, bu bayrağı asil Türk gençliğine emanet etmiştir. Çünkü yaşlısı olmayan bir milletin genci, genci olmayan bir ulusun da geleceği olmaz.

2-“Sıhhatinizin değerini biliniz. Onu koruyunuz.” (R.SAV.)

Demek ki kıymetini bilmemiz gereken ikinci nimet, hastalık gelmeden sıhhatimizin korunmasıdır. Bu hususta yüce Allah cc. Bakara Suresinin 195. ayetinde; “Kendi ellerinizle kenidinizi tehlikeye atmayınız” buyururken, insanın sıhhatine muzır olan içki, kumar, zina, sigara, uyuşturucu, tembellik gibi kötü alışkanlıklardan uzak durulmasını emretmektedir.

Mevlana hazretleri; sıhhat satın alınamayan bir metağdır. Çünkü bedenin bedeli, fiyatı olmaz. Çünkü can satın alınamaz, buyurur.

İnsanın en büyük zaafı yaşamak için değil, yemek için yaşamalarıdır (Hz. Mevlana)

Dört şey küçümsenmez:

1-Hastalık 2-Ateş 3-Düşan 4-Borç. Başı ağrıyana sivrisineğin vızırtısı başa tokmak etkisi yapar.

-Hasta olan değil eceli gelen ölür ama ızdırapla ölür.

-Hastalık ve ihtiyarlık ölümün habercisidir. İkaz, uyarmadır.

-Hastalık sabredenler için günahlara kefarettir. (Hz.Muhammed SAV)

Öyle ise hastalık gelmeden sıhhatin kıymetini bilmeliyiz. Bedenimizi ve ruhumuzun sıhhatini titizlikle korumak üzerimize farzdır.

(SÜRECEK)