“Kaf Dağı ve Zümrüdü Anka kuşu” söylemi, çoğumuzun aşina olduğu sözledir. Özellikle KAF DAĞI dilimizde yer bulmuş bir benzetmedir.

Kaf Dağının Ardında  deyince, erişilmesi mümkün olmayan, çok uzaktaki bir şeyden bahsettiğimizi anlar karşımızdaki.

Burnu Kaf Dağında dersek burnunun ne kadar havalarda olduğunu anlatmış oluruz.

Geçenlerde öğrendiğim KAF DAĞI’nın BENLİK DAĞI olarak nitelendirilmesi ise bana çok gerçekçi bir ifade gibi geldi.

Biraz üstünde düşününce  “Öyle ya dedim  BENLİK, BEN , EGO diye ifade edilen BENCİLLİK yanımızı aşmanın KAF DAĞI kadar ulaşılmaz olduğunu bundan daha güzel ne ifade edebilir ki?”

Peki, bu benlik duygumuzu aşmadan, her daim ben-ben diyerek barışa nasıl ulaşılabiliriz ki?

Ne barışı mı?

Kimse kimse ile barışık değil ki!

İnsanlar günlük hayatlarında bile birbirleriyle kavga etmek için bahaneler yaratmaya çalışırken,

Kardeş kardeşi, nedenini bile bilmeden vururken,

Sınır  komşularımız ile savaşmak için sudan sebepler icat edilirken,

BARIŞ KAF DAĞININ ARDINDA MI KALDI diye sorgulamak yersiz olmayacaktır.

Şöyle gerilere 1939’lara doğru giderek tarih bize neler söylüyor bir hatırlayalım isterseniz;

Almanya’nın zalim diktatörü Hitler 1939’da Polonya topraklarını işgal ederek 2. Dünya Savaşını başlatmıştı. Bu harp, savaşan savaşmayan tüm dünya ülkelerini yıkıma uğratmıştı.

Elli milyonu aşkın insan ölmüş, yüz milyonlarca yaralı ve sakat olmuştu.

Binlerce kent acı, göz yaşı ve dert içinde kalmıştı.

1945 yılında savaş biterken geride bunlar kalmıştı. Güya barış gelmişti.

Sizce geldi mi barış?

Silahların gölgesinde,

Korkuların ardında,

Tehditlerin altında, barış olur mu sizce?

“Olur, olabilir” diye düşünenler,

Kaf dağının ardındaki barışa  umut şarkıları söyleyenler çıkacaktır.

Silahlar arasında göz boyanarak barış olur mu?

Ortadoğu ülkelerinden işine gelenler “DEMOKRATİK” olsun diye

İşine gelmeyenleri “BAHAR BARIŞI” havaları ile   ele geçirme gayreti içindeyken,

“Oh ne ala dünya, oh ne ala barış, demokrasi konuşmaları” diye düşünmek kafa yormak da gerekmiyor mu?

Düşünmez ve sorgulamazsak bir de bakarız ki barış Kaf Dağının ( Benlik Dağının) ardında kalmış…

Bizi ve dünyayı yönetenlere hem sitem hem de sevgi dolu bir şiirle soralım bakalım yüreklerindeki vatan sevgisi ne kadarmış?

Yüreğindeki sevgi,

Sana kadar mı? 

Yoksa evine akrabana kadar mı? 

Taşar mı fakir sokaklara,

Taşmaz mı?

Yüreğindeki sevgi

Irk kadar, din kadar mı?

Sarı mı, ak mı, kara mı?

Yüreğindeki sevgi,               

halk kadar, memleket kadar mı?  

Uzanır mı beş kıtaya,

uzanmaz mı?                 

Yüreğindeki sevgi,

hey dost,

tariflere sığmaz mı!.. 

Her Gününüz Güzel Olsun.