Kutsal dinimiz her zaman anamız, bacımız, kızımız, teyzemiz, halamız, ninemiz, kayınvalidemiz olan ve dünya nüfusunun her zaman en az yüzde 50-52’sini oluşturan, neslin ve insanlığın devamını sağlayan, başımızın tacı, hepimizin ana kucağı olan hanımefendilerimiz olan kadınlarımıza karşı son derecede saygılı ve haklarına riayet etmemizi emretmiştir.

İşte bazı ayetler:

Nebe Suresi 8. ayet: “Biz sizleri çiftler olarak kadın-erkek olarak eşit yarattık.

Hucurat Suresi: “Ey insanlar, biz sizleri bir erkekle bir kadından, Adem’le Havva’dan yarattık. Birbirleriniz ile bileşesiniz, tanışasınız diye sizleri kavimler ve milletlere ayırdık. Sizin Allah katında en değerliniz Allah’tan en çok korkanınız ve onun rızasını kazananlarınızdır. Ulu Allah sizin yaptıklarınızdan mutlak haberdardır” buyuruyor.

Malik Suresi 1. ayette: “Sizleri farklılıklar içinde sınamak için ölümü ve dirimi yarattık. Hanginizin daha güzel işler yaptığınızı yine sizlere göstermek istedik.”

Rum suresi 49. ayet: “Yüce Allah’ın varlığının ve birliğinin kesin kanıtlarından birisi de sizleri kadın-erkek olarak eşit yaratması, aranıza sevgi, saygı ve merhameti koyarak sıcak aile yuvasını nikah bağı ile kurup mutlu olmanızı sağlamasıdır. Akıl edip düşününler için bu ne güzel bir örnektir.

Kadın hakları ile ilgili yüce dinimizin öyle buyrukları vardır ki, günümüz feministlerinin hayallerinin bile ulaşamayacağı kadar kadın haklarını ifade etmektedir. Mesela;

R.SAV. insanlığın en eski insan hakları evrensel beyannamesi sayılan Veda hutbesinde ilk bin sahabiye hitaben söylenmiştir ki, burada; “Ey insanlar! Kadınlarınızın sizin üzerinizde sizin de onların üzerinde haklarınız vardır. Hepinizin aslı birdir. Hepiniz Adem’den, Adem de topraktandır. Kadınlar sizlere Allah’ın emanetidir. Onların haklarına riayet edin. Bir gün bu haklardan sorguya çekileceğinizi unutmayın. Dünyanın huzuru ancak birbirlerinizin haklarına saygınız ile sağlanacaktır. Bunu asla unutmayınız.

Bu, 1500 sene evvel çok çarpıcı kadın-erkek eşitliğinin önemini kesin dille vurgulayan sözler ifade etmiş ve bizleri kıyamete kadar uyarmıştır.

Bu konuda şimdi Anadolumuzun yetiştirdiği büyük İslam alimleri ve ulu din büyüklerimiz de Hacı Bayram-ı Veli, Hacı Bektaş-i Veli, Yunus Emre, özellikle de Mevlana Celaleddin-i Rumi gibi İslam’ın hoşgörü güneşleri, R.SAV.in veda hutbesinde kadınlar hakkındaki emirlerini şöyle dile getiriyorlar ve yorumluyorlar:

Mevlana’dan:

-Üstünlük asla kaba kuvvetle olmaz. Çünkü kaba kuvvet canavarların sıfatıdır. Şiddet insanlık dışıdır.

-Üstünlük; sevgi, saygı, muhabbet, şefkat, merhamet, sabır ve tahammül, halim ve selim, olgunluk, incelik, zerafet, nezaket, nezafet, işte üsünlük bunlardır.

-Bu dünya bir gül bahçesidir. Gülleri koklamak kulların hakkıdır. Kadın ve erkek gül ağacının gülüdürler. Gül koklayanın bazen dudağına diken batabilir.

Ey dost; gülün hatırı için dikeni kınama. Çünkü dikensiz gül olmaz.

-Kadınla erkek, bal arısı gibidirler. İkisi bir olunca bal üretirler. Balın aslı arı, erkeğin anası karıdır.

-Kadın ve erkek bir insandır. Bir bütünün parçasıdırlar. Sevgiyle melekleşir, öfkeyle şeytanlaşırlar. Hakimiyet uyumdadır.

-Akrebin ve yılanın sokması bize olan düşmanlığından değildir. Kabiliyetindendir. Tashihi ahlak caizdir. Eğitimle düzeltilebilir.

-Kadınla erkek bir elmanın ikiye bölünmüş parçaları gibidirler. Eşittirler.

-Kadınla erkek, ateşle su gibidirler. Suyu, yanan ateşe dökersen ateş söner. Yani su ateşe galip gelir. Ama suyu bir tencereye koyup ta ateşin üstüne korsan suyu ısıtıp buharlaştırır, yani ateş suya gidip gelir. Gaye suyu ısıtmaktır. Aradaki tencere uyumu, hakkı, adaleti ve eşitliği temsil eder. Çünkü ateş yangın için değil, ısıtmak için yaratılmıştır. Kadınla erkek de böyledir. Eşittir.

-Kadınla erkek, birisi yoksa öbürü de yoktur. Yani eşittir.

-Kadınla erkek bir bedende damar ile kan gibidir. Kan olmazsa damar kurur. Damar olmazsa kan korunmasız kalır. Birinin varlığı diğerinin varlığına bağlıdır. Kadınla erkek de böyledir. Kadın olmazsa hayat olmaz, kadın-erkek eşittir.

-En önemlisi; Kadın ve erkek bir bedende bede ve ruh gibidir. Ruh olmazsa beden ölür. Beden olmazsa ruh kendine mekan iskan bulamaz. Yani hayat olmaz.  Kadın mı üstündür, erkek mi üstündür. İkisi de birbirine eşittir. Tam üstünlük sadece Allah’a mahsustur.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Demek ki kadınla erkek yaratılışları itibariyle asılları birdir. Konumları ve kabiliyetleri, yapıları, huyları farklıdırlar. İnsanları eşit hale getirmek için herkese hakkını vermek, adaleti sağlamak esastır. Eşitlik böyle sağlanabilir. Hangi konuda olrsa olsun ana konu hak ve hukuk meselesidir. Herkesin hakkına saygı gösterilirse, sorunlar ortadan kalkar. Yoksa ayrı numaralı ayakkabı giymiş, yolda düz yolda yürümekte güçlük çeken insanlar gibi yolda tökülcür dururuz.

Netice:

Yaratılış itibari ile kadın ve erkek fiziki güç olarak farklıdır. Ancak insan olarak sosyal bir varlıktır. Asıllarımız birdir. Üstünlük söz konusu değildir. Eşitlik esastır. Hepimizin görevi, üstünlük sevdası değil, adalet ve eşitlik sevdasıdır. Görevimiz budur. Erkek aile sarayının mimarı, kadınlarımız o sarayın huzurudur. Kadın anadır, bacıdır, yardır. Kadın varsa erkek de vardır. Çünkü asılları birdir, topraktır.