Genel anlamda bütün inanışlarda ahiret hayatı haktır. Gerçek adaletin kılı kılına harfiyen tecelli ettiği yer, mahşer yeri, yani ahirette toplanma yerinde hak terazisinde iğneden ipliğe tartıldığı yerdir. Halk tabiri ile boynuzsuz koyunun boynuzlu koçtan hakkını aldığı yerdir. Aslında hayvanın hayvanda hakkı olmaz. Hayvanların insanlarda alacağı vardır. İslam itikadına göre insanlardan hakkını alacak olan hayvanlar genelde toprak olacaklardır. (Nebe suresi 40. ayet)

Neticede; her nefis, yaşadığı her nefesin hesabını ulu divanda verecektir. Sonra da kafirler, inançsız, İslam dışı ölenler ebedi asi günahkar müminler ise geçici olarak cezalarını çekmek üzere cehenneme gireceklerdir. İman ehli olan günahkar müminler cezalarını çektikten sonra Allah’ın sonsuz rahmeti, Hz. Muhammed SAV.in dua ve şefaatleri ile kevser havuzunda temizlenerek cennete gireceklerdir. Hiç günahı olmayan müminler ise sadece cehennemin üstünden hızla geçecekler ve direk cennete gireceklerdir. Demek ki hemen hemen bazı ayrıntılar hariç.

Cennet ebedi safa yeri, cehennem kafirler için de geçici cefa yeridir. Cennet ve cehennem ahirette ulu Allah’ın mutlak adaletinin yüzde yüz eşit tecelli ettiği yer olan mahşer mekanlarıdır. Yüce Allah bu uçsuz bucaksız kainatı insanlar için, insanı da kendisii için yaratmıştır. Bunca sayısız nimetleri insanlarına önüne sermiştir. Onları bu nimetlere şükretmelerini, özellikle de kendini tanımalarını ve bu imanın gereği olan iman etmelerini, ibadet etmelerini, dünyada hak ve adaletin gerçekleşmesini sağlamalarını, neticede bir imtihan dünyası olan bu yaşam alanını büyük bir nimet olarak kullanıp burada da ebedi olan ahireti kazanmalarını, emir ve ferman buyurmuştur. İşte ahiret, cennet-cehennem de insanın bu sınav sonucu ulaşacağı, cefa ve sefanın adıdır.

Evet; İslam itikadı, İslam inanışı ve (gerçek olan da budur) onun için insanların –müslümanların- geçici dünya ve ebedi olan ahirete inançları dünyada mutlu olmak, ahirette ebedi saadete ermek amaçlarıdır.

Ahiret, cennet-cehennem olmasaydı, günahla-sevap, imanla-inkar, iyilikle-kötülük, ilimle-cehalet, zalimle-mazlum, zulümle-adalet bir olurdu. Helal ve haramın bir anlamı kalmazdı. Bu dünyada gerçek adalet, hak, hukuk adil bir şekilde tecelli ettiremediğine göre, haksızlıklar karşılıksız iyilikler ödülsüz olurdu ki bu durum ulu Allah’ın varlığına, birliğine ve adaletine ters düşerdi.

Öyle ise, cennet-cehennem haktır. Herkes mutlak ettiğinin karşılığını ahirette, cennet veya cehennem olarak görecektir. Akıl, mantık, bilim, fen, din, iman, ahlak, maneviyar nereden bakarsak bakalım bu bir gerçektir ki, inkârı asla mümkün değildir.

Cennet ve cehennem, mahluk, yani yaratılmış olan el’an mevcuttur. Belki yanardağlardan fışkıran ateşli lavlar bunun bir işareti olabilir. Cennet muti müminlere, cehennem de inkarcı ve asilere aşıktır. Aşık maşukuna mutlaka kavuşacak, hasret bitecektir. Cennet müminleri bağrına saracak, cehennem de cehennem ehlini pusuda beklemektedir.

Şu anda insanoğlu Allah’ın kendisine vermiş olduğu en büyük nimet olan hür irade, hürriyet ile tercihinde serbesttir. Bu hususta her türlü imkan insanoğlunun önüne serilmiş, ulu Allah Kur’an’da yarın ahirette hiçbir mazeret ve özür kabul etmeyeceğini açık ve net olarak birçok ayetinde bildirmiştir.

Cennet ve cehennemi bu açıdan değerlendirmemiz şarttır. Asla yanılgıya düşmeyelim.

Cehennem elbette ki korkunç bir yerdir. Genellikle inkarcılar geçici olarak da asi ve günahkar müminler için hazırlanmıştır. R.SAV.in bildirdiğine göre cehennem ateşi dünya ateşinden 70 derece daha hararetlidir. Cehenneme insan olarak peygamberler dahil uğramayacak bir kimse yoktur. Ama kimi yıldırım gibi süratle sırattan geçerken kimiler ide dolunun olmuş armutları yere serdiği gibi kafirler cehenneme döküleceklerdir. (Meryem 71-72. ayetler)

R.SAV. efendimiz “Cehennemin üstünde 7 adet kıldan ince kılıçtan keskin köprü bulunakta olup 3 bin yıllık yoldur. Bin yılı çıkış, bin yılı düz, bin yılı da iniş şeklindedir. (Miraçta R.SAV.e cennet cehennem bazı gayp alemleri gösterilmiştir. Bunları R.SAV. ulu Allah’ın müsaadesi oranında ümmetine haber vermiştir.) Müminler sırattan yıldırım hızı ile geçerken, inançsız, inkarcılar geçemeyeceklerdir. Ayrıca bu köprülerde sorgular da olacaktır.

Birinci köprüde; İman (İslam esasları7, İkinci köprüde; namazdan sorulacak, üçüncü köprüde; zekattan sorulacak, dördüncü köprüde; hactan sorulacak, beşinci köprüde; oruçtan sorulacak, altıncı köprüde; temizlik, gusül ve abdest sorulacak, yedinci köprüde; en çetini olan kul hakları ile ilgili sorgular yapılacaktır. (İnsan-hayvan, ana-baba, komşu, iş, alışveriş vs. gibi kul haklarıdır)

Ümmetim bu sorulara cevap verirlerse sıratı kuşlar gibi geçeceklerdir ve cennete ulaşacaklardır.” buyurdu. Mizanda iman, amelden sorulacaktır.

Yine R.SAV. Cebrail bana bildirdi ki, cehennem kafirler için 4 bin yıl yakılarak hazırlanmıştır.Bin yıl yakıldı kıpkırmızı oldu, bin yıl yakıldı bembeyaz oldu, bin yıl yakıldı simsiyah oldu, bin yıl daha yakıldı ve bildirilen kızgın halini aldı” buyurdular.

“Allah’a yemin ederim ki cehennem ateşinden bir parça yeryüzüne düşse, kainat yanardı. İşte bu ateşi ancak imanlı gözden akan bir damla gözyaşı söndürür” buyurdular.

Sonra şu ayeti okudular; “İsteyen inansın mümin olsun, isteyen günahkar fasık olsun. Asla bunlar eşit değildirler.” (Secde, 21. ayet)

Kur’an’da cehenneme dair yüzlerce ayet vardır. Bunların yüzde 90’ının inançsız inkarcılar için olduğu bildirilmiştir. Cehennem iman ehli için geçici bir durak mesabesindedir ve kafirler orada ebedi kalacaklardır. (Zümer suresi, 72. ayet)

CEHENNEMİN ÖZELLİKLERİ:

Hiç şüphe yok ki, cehennem inkarcı, inatçı, ataistler için yaratılmış olsa da adı bile insanın tüylerini ürpertmekte, dünyada en gerçek bilgi olan Kur’an ayetlerine göre dünya sıkıntıları yanında cehennem korkunç bir azap yeri olarak hazırlanmış olduğu bilinmektedir. O kadar ki cehennem denince ilk akla gelen ateştir.

Bu söz gerçek olmakla beraber cehennem sadece yakıcı ateşten ibaret değildir. Bazı ayetlerde buzdan dondurucu ve öldürücü oğuktan zakkum ağacından kaynar ve irinli sularla azap edileceğinden de söz etmektedir. Çok az günahı olup tevbe etmeden veya ödenmemiş üzerinde kul hakkı olanların ibadet özellikle namaz, oruç, hac gibi ibadetleri eksik olanların kafirlere inşaallah ateş dışı bir azapla cezalandırılacağını umuyoruz. Ancak cehennem ateşi kafirler için yaratılmış olsa da imanı olduğu halde gaddar, acımasız, merhametsiz zalimlerin masum insanları dünya menfaatleri için haksız-hukuksuz, adaletsiz olarak insanların canına kıyan, mallarını, evlatlarını ellerinden alan, namuslarını şerefsizce kirletenlerin cehennem ateşine girecekleri anlaşılmaktadır.

Ne var ki böylesine acımasız, gaddar, ömründe alnı secdeye gelmemiş insanların da ahirete imanlı göçmeleri de imkansızdır. Mesela; bir ömür boyu hiç namaz kılmamış, amentüye inanmış ama diktiği iman fidanını yetiştirip ağaç, meyve verir hale getirmemiş kişiler için Meryem suresinin 59. ve 60. ayetlerinde; mümin olduğu halde kasten bir ömür boyu namazını terk edenlerin cehennemin en korkunç derelerinden olan Gayya kuyusunda azap çekeceklerini bildiriyor. Bu ayette ateşten söz edilmiyor ama cehennemin en derin kuyusu deniliyor. Çünkü namaz, ibadetlerin başı, beyni, kalbidir. Hakkında 80’den fazla ayet vardır. Genelde cehennem ateşi müşrikler içindir. Ama çok asi, çok günahkar müminlerle ilgili cehennem ayetleri genellikle uyarı ve uyandırma amaçlıdır. Eğer inanmış ama namazını kılmayan veya diğer emirleri yapmayan, ancak aklı başına gelmiş, hakka yönelmiş, doğruyu bulmuş, tevbe etmiş, kaza namazlarını kılmaya başlamış güzel ameller yapmış olanlar o korkunç cehennemden uzaklaşıp Adin cennetine gireceklerdir, buyurulmuştur. (Rum, 60-61. ayetler) Yani kurtuluş kapısı her an açıktır.

Demek oluyor ki, cehennemde azap sadece ateşle değil, çok çeşitlidir. Dünyada nasıl ki bir mahkuma hapishanede suçunun cinsine göre türlü türlü ceza infaz şekil ve usullüre varsa, cehennem de böyledir. Dünyadaki cezalarda pranga mahkumu, hücre cezası, katıksız yemek cezası vs gibi cehennemde de cezalar dereceli ve görecelidir.

(Sürecek)