İşte insanlardaki halis, katkısız, saf, temiz niyetler imkânsızlık nedeni ile yapmak istediği halde yapamadığı hayır işleri yüce Allah yapmışçasına kabul ediyor. İşte buna ihlas ve samimiyet denmektedir. Niyet hayır, akıbet hayır derler ki hayırlı niyetin sonu sonsuz ödüldür.

*

İhlas ve samimiyetin zıddı olaylar da vardır. Genel kuraldır. Bir işin bir yönü hayırsa zıddı, tersi şerdir. Ancak ulu Allah iyiliğe 10 kat sevap ve ödül verirken, kişilerin yaptıkları kötülüklere ise bir günah yazıyor. Hatta zihninde iyi bir iş yapmayı düşünenlere işi yapmasa bile bir sevap, yaparsa on sevap –kötü niyetine- yapmasa günah yazmıyor. Yaparsa bir günah yazıyor ki bu ulu Allah’ın sonsuz rahmetinin doğal bir sonucudur. Ancak Allah için değil de gösteriş için yapılan ikiyüzlü hareketleri yok sayıyor, onları değerlendirmiyor.

İşte bir örnek;

Şov-gösteriş amaçlı amellerin, davranışların Allah katında bir değeri yoktur. İhlas ve samimiyetin zıddı riyakarlık ve ikiyüzlülüktür. İşte bir örnek;

GÖSTERİŞ İÇİN OKUNAN KUR’AN

Ruhul beyan tefsirinde, (Osmanlı devrinin tasavvuf ağırlıklı Bursa ulemasından İsmail Hakkı Bursevi hazretlerinin Kur’an tefsiridir.) İsmail Hakkı Hazretleri (M.1652-Edirne civarında Aydos kasabasında doğdu, M.1725 yılında İstanbul’da öldü) 73 senelik ömründe 100’den fazla (106) eser yazdı. Son derece muttaki, yüksek seviyede ilim sahibi bir Kur’an müfessiri ve din alimidir. Bu mübarek zat yazdığı Ruhul beyan isimli eserinde başka dini eserlerde Mevlana’nın 20 ciltlik Mesnevisinde ise olayın R.SAV. zamanında geçtiği bildirilmiştir.

Yani işin özü, olayın nerede ve nasıl geçtiği değil, ihlas ve samimiyete veya bunun zıddı olan riyakarlığı sergilemesi ile bizlere uyarıcı olmasıdır.

Olay şudur: Hz. Muhammed Mustafa R.SAV. zamanında, nazil olan ayetleri önce R.SAV. ezberler, sonra onları sahabeleri , özellikle gençler hem sözlerini lafzını, hem de manasını ezberlerdiler. Kur’an’ın okunması mümine sevap getiren en önemli bir ibadettir.

Bir gece hafızı kelam olan ve güçlü ve tatlı bir sese sahip olan bir hafız, penceresi sokağa bakan odasında sesli olarak Kur’an okuyor. O sırada da o gece Hz. Ömer o evin önünden geçerken, bu yakıcı sesle okunan Kur’an’ı pencerenin dibine oturup dinliyor. Durumu fark eden gari, yani okuyucu hafız efendi, sesini yükselterek daha içli ve dokunaklı bir seda ile Kur’an’ı okumaya başlıyor ki, Hz. Ömer’in bunu dinlediğini görüyor ve biliyor.

Taha suresi ki; Kur’an 20. suresi ve 311-321 sahifeleri arası 10 sahife Tahanın 2. sahifesinden 4. sahifesi, Kale ilmüha inde rabbi fikab sahifesi dahil 4 sahifesini Hz. Ömer dinlemiş ve oradan ayrılmış. Hz. Ömer’in oradan ayrıldığını fark eden okuyucu hafız, yine kendi normal okuyuşu ile devam etmiş. Bütün Müslümanlara ikaz olacak bir olay zuhur ediyor.

O gece o Kur’an’ı okuyan hafız, rüyasında ölüyor. Mahşerde mizanda hayrı şerri tartılıyor. O gece okuduğu Kur’an’ın sevabını da teraziye koyacaklar. Hafız amelinin tartılmasını seyrediyor. Bakıyor ki o gece okuduğu Taha suresinin 2,3,4. sayfaları yok. Sevap yazılmamış. Birden fırlayıp uykudan korku ile uyanıyor ve şaşırıyor. Neticede bu bir rüyadır diyor ama düşündürücü bir olay.

Sabahleyin R.SAV.e gelerek o gece gördüğü rüyayı anlatıyor. Mizanda, tartıda o gece okuduğu surenin 3-4 sahifesinin amel defterine yazıldığını anlatıyor. R.SAV. efendimiz hazretleri buyuruyor; “Oğlum, sen o gece Kur’an’ı okumaya başladığında Allah için, ihlas ve samimiyetle yürekten, içten, özden okuyordun. Sonra Ömer R.A. hazretlerinin seni dinlediğini görünce, Allah için değil de Ömer için okumaya başladın. Onun için 2-3-4. sayfaların sevabı yazılmadı” buyurmuştur.

İşte bu ilginç olayda samimiyetten yoksun olarak riyakar ibadetlerin gösteriş, şov amaçlı olduğu için hiçbir değeri olmadığının belgesidir.

Bu olayla olmamakla beraber bunu ispat eden bir husus yine sahih hadislerle bildirildiğine göre, riya ile yapılan işlerin sevabı yarın mahşerde o işi kimin için yapmışsan sevabını git o versin diyecekleri bildirilmiştir.

Onun için dinin istismarı, kötüye kullanılması zinhar haramdır.

Dünyada bunun adı riyakarlık, ikiyüzlülük, ahirette ise mahrumiyettir. Son derece korkutucu ve korkunç bir iştir. Allah korusun riya ile yapılan ibadetler, hayırlar, hasenatların sonu virandır, boştur. Bu çirkin ve acıklı durumlardan rabbim cümlenizi korusun. Amin.

*

Kadisiye Meydan Muharebesinde bir küp altın bulan mücahit askerin ihlas ve samimiyeti, onurlu davranışı

Kıyamete kadar Müslüman ordularının asil askerlerine örnek olacak ve mücahitlerin temel ahlakı haline gelmesine sebep olan İslam ve Türk tarihinde yüzlerce olay vardır.

SÜRECEK