RUH CESEDE AYRILDIKTAN SONRA GERİ DÖNER Mİ?
Ruh cesetten ayrı bir varlıktır. Ama işlevini ancak cesetle bir olursa gösterebilir.
Ruh ve ceset bir bütünün iki parçası ve birbirinin mütemmimi, tamamlayıcısıdır. Ruh olmasa beden, beden olmasa ruh bir fiil icra edemez. Özellikle cesedin hayatiyeti ruha bağlıdır. Ruhun bedenden ayrılması ölüm denen gerçek olayı meydana getirir. İslam inancına göre insanın ömrü bu dünyada bitince ruh bedenden ayrılır, kabir alemi başlar. Kıyamete kadar sürer.
Haşirle beraber (yeniden dirilme) ruhlar tekrar cesetlerine döner. Bundan önce; geçici olarak kabir suali ve bilinmeyen bazı hususlar için ruhlar tekrar bedene geri döner. Bu husus hadislerle açıklanmıştır. Ama bu geçici bir dönüştür. İnsanlar diğer bilinmeyenler gibi ölümün hakikatini, ecelin durumunu da gerçek manada bilemezler. Çünkü tam olarak bildirilmemiştir. İnsanlar kendi akıl ve kanaatlarına göre birşeyler söylemişlerdir ki, bunlar yorumdan öte geçmemiştir. Doğrusu Allah ve resulünün bize bildirdikleridir ki o da ölüm yok olup gitmek demek değildir. Bir halden diğer hale intikaldir. Bu dünyadan ebedin dünyaya geçiş sürecidir. Yani tahvil; bir halden diğer hale dönüştür.
Demek ki, ruh bakidir. Ruh bedenden çıktıktan sonra tekrar bedene dönecektir. Kabirde haz ve alem ruha, kıyamette ruh maal ceset; hem ruh hem de cesededir. Demek ki, beden ruhun biniti –kalıbı- aletidir. Aleti kullanan ruhtur. Demek ki, ruh ölmez, ceset ölür. Bu bakımdan İslam inancına göre kafir ve münafıklar için ölüm felaketlerin en büyüğüdür. Çünkü bütün sefalar cefaya döner. Ama müminler için bir nimettir. Ebedi mutluluğun köprüsüdür. Elbette ki günahına tevbe etmemiş, kullarla haklaşıp helalleşmemiş, Allah’ın affına ulaşamamış, ama imanı ile ölmüş olan müminler geçici bir azap göreceklerdir. Fakat asla cehennemde kalıcı değillerdir. İşte müminin en büyük amacı bu imanı koruyup müslüman olarak ölebilmektir. İkinci gayesi günahsız olabilmektir.
Şimdi ruhun bedenle olan ilişkisini özetleyen ve İbni Azib hadisi denen; hadisi şerifi beyan edelim:
Ber’a İbni Azib: R.A: R.SAV.den bildirmiştir. (Bu hadisteki olayı çok ciddi bir şekilde düşünmek gerekir) Ölüm anında bedenden ayrılan ruh ehli sünnet velcemal yani İslam itikadına göre tekrar bedene döner demiştir.
R.SAV. efendimiz, ensardan bir sahabinin cenazesinde bulundu: “Medine’deki Baki ul Gargat mezarlığına kadar geldik. Mezar kazılıyordu. R.SAV. yere oturdu. Başının üstünde sanki bir kuş varmış ta uçacakmış gibi sessiz sakindi. Biz de onun etrafına oturduk, bekliyorduk. R.SAV. elindeki bir ağaç parçası ile toprağı karıştırıyordu. Sonra başını kaldırdı ve; ‘Kabir azabından Allah’a sığınınız’ diye üç kere söyledi. Sonra şöyle devam etti; ‘Muhakkak ki mümin bir kul dünyadan yüz çevirip ölmek üzere ahirete yöneldiğinde, onun yanına semadan yüzleri güneş gibi parlayan beyaz yüzlü nurani melekler gelir. Bu melekler yanlarında cennet kefenlerinden kefen ve cennet kokularından güzel kokular getirirler. Ölecek olan müminin karşısında dururlar. Daha sonra Azrail A.S. gelir, o da hastanın başucunda oturur. (Burada akla gelen bir soru vardır. Azrail A.S. bir sistem dahilinde bütün ölecek insanların canlarını kendi mi alıyor, yoksa onun avaneleri, yardımcı melekleri mi var? Bu konu da tam olarak bildirilmemiş. Ama Azrail A.S.in canları aldığı kesindir. Ayet ve hadislerle sabittir. Bu da Allah’ın kudreti dahilindedir. Hiçbir şey ona güç değildir.) Azrail A.S. bedenden, ayaklardan, kollardan ve baştan süzülerek boğaza düğümlenen ruh ağızdan çıkar. Azrail A.S. ‘Ey inanan ruh, temiz ve güzel olan ruh Allah’ın rızasına uygun affına doğru çık’ der. Bunun üzerine destiden suyun damlacıklar halinde döküldüğü gibi kolayca tereyağından kıl çeker gibi ruh ağızdan çıkar ve onu Azrail kapar. Bekletmeden bir gözü açıp kapayıncaya kadar bir zaman içinde cennetten gelen gassal meleklerine teslim eder. Cennetten gelen mukarrep melekler o ölüyü cennet havuz suyu ile yıkar. Cennetten getirdikleri ipekli kefene sarar. Cennet kokuları ile kokularlar ve bu ölünün ruhunu alıp semaya çıkarırlar. Birinci kat göğe varırlar. Gök kapısının açılmasını beklerler.
SÜRECEK