Bugünlerde yine darbe söylentileri dolaşıma sunulur oldu. Hem de ülkeyi sarsan bir salgın döneminde…

Oysaki “darbenin sesi” olarak bilinen Hasan Mutlucan yok artık; “Yine de şahlanıyor aman / Kolbaşının kır atı” yok…

Oysaki rahmetli, “Ben sosyal demokrat bir kişiyim, darbelere karşıyım, kendi sesimle kendimi uyandırmaktan bıktım” demişti.

Ama Anayasa Mahkemesi (AYM) üyesi Engin Yıldırım, 13 Ekim akşamı Twitter hesabı üzerinden, “Işıklar Yanıyor” şeklinde çok garip bir paylaşımda bulundu.

Ve sansasyon yaratan bu paylaşımla yine darbe söylentileri dolaşıma sunuldu.

Çünkü bu ülkede darbe olup olamayacağı, Genelkurmay binasının ışıklarına göre tahmin edilirdi. Kenan Paşa bunu bildiği için 12 Eylül planları, ön cephe ışıkları kapatılıp arka odalarda hazırlanmıştı.

28 Şubat post modern darbesinde ise ışıklar bilerek ve de özellikle açık tutulmuştu.

***

Darbe söylentileri, 6 ay önce de gündeme gelmişti.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in Nisan 1920’de, “Saray rejiminin, Saray düzeninin sonu geliyor…” sözü üzerine…

Aynı günlerde CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun Halk TV’de, “Önümüzdeki süreçte bir erken seçimle veya başka bir şekilde…” diye başlayan sözü üzerine…

Ve yazar Ragıp Zarakolu’nun Menderes’le Erdoğan’ın resimlerini de koyarak 5 Mayıs 2020 tarihli “Makus Kaderden Kaçış Yok” başlıklı yazısı üzerine…

Ve de bu sözlerin aynı zaman dilimine denk gelmesi üzerine, o günlerde de bir darbe tartışması gündeme oturmuştu.

***

Ve darbe söylentisi, 9 ay önce ABD’den yükselen bir sesle de gündeme girmişti.

RAND Corporation, ABD merkezli siyasi strateji ve düşünce kuruluşudur. 1946 yılında kurulmuştur. ABD hükümetine, milli güvenlik konularında stratejiler üretir.

İşte bu kuruluş, 21 Ocak 2020 günü “Türkiye’nin Milliyetçi Eğilimi: ABD-Türkiye Stratejik ilişkileri ve ABD Ordusu” isimli bir rapor yayınlar.

Basına yansıdığına göre raporda, “Orta kademe askerler rahatsız, yeni bir darbe girişimi bile olabilir” denir.

Ki, bu ifade ile asker darbe yapmaya kışkırtılır, Türkiye’ye bir mesaj verilir olmuştu.

Başka bir bakışla bu ifadeler, muhalefeti zan altında bırakmayı, iktidara darbe korkusu yaşatmayı hedeflemişti.

Ve de Türkiye’de bir darbe tartışmasının kapısı açılır, dolaşıma sunulur olmuştu.

***

Eğer çok açık bir ifadeyle sorulur ve de açık açık cevap verilirse;

-Bu ülkede darbeye karşıymış gibi gözüküp, heyecanla bir darbe bekleyenler olur mu? Olur.

Ve de bundan büyük bir mutluluk duyanlar olur mu? Olur.

-Bugüne kadar yapılan darbelerden kim faydalandı diye hiç soran oldu mu? Olmadı.

Ve de bu darbelerin getirisini götürüsünü hiç sorgulayan oldu mu? Olmadı.

-Darbe yapmadığı için askere kızanlar oldu mu? Oldu.

Ve de onlara “kâğıttan kaplanmışsınız” diyenler oldu mu? Oldu.

-Geçmişte attıkları manşetlerle darbe çağrısı yapanlar oldu mu? Oldu.

Ve de her darbenin sabahı, darbecileri çiçeklerle kutlayıp saygılarını sunup başarı dileyenler oldu mu? oldu.

Evet, anayasayı lağvetmiş darbecileri kutlayan AYM Başkanı bile oldu bu ülkede.

Devam edelim…

-Darbelerle ülkenin kurtarıldığı sanıldı mı? Sanıldı. Kime hizmet edildiği, bugüne kadar soruldu mu? Sorulmadı.

-Tüm darbeler Atatürk adına, tüm darbeler “Cumhuriyet” adına yapıldı mı? Yapıldı. Ama bu kimliklerin ve de bu değerlerin, darbelerle büyük bir tahribat yaşadığı görüldü mü? Bu toplum gördü, ama darbeciler göremedi.

***

Peki, bugün bu darbe söylentileri neden?

Evet, neden pişirip pişirip dolaşıma sunulmakta ve neden darbe çağrışımı yapılır bir dil kullanılmakta?

-Amaç, orduda darbeci bir refleks mi uyandırmaktır?

-Amaç, iktidarın kimyasını mı bozmaktır?

-Ya da amaç, iktidarın eline bir fırsat mı vermektir?

Evet, özellikle bugünlerde AYM tartışmaya açılırken bu paylaşımın amacı nedir? Bilemiyoruz… Elbette bunların hepsi de olabilir, biri de olabilir.

Bilemiyoruz, bilemiyoruz ama her on yılda bir darbe ya da müdahale yaşamış bu ülkede, darbelerin yaptığı tahribat, darbelerin kime hizmet ettiği de görülebilmelidir.