İMAN; yüce Allah’ın varlığını, birliğini kendisinden başka ibadete layık ve müstehak kimsenin olmadığına, Hz. Muhammed SAV.in hak ve son peygamber olduğuna, Hz. Muhammed SAV.in Allah’tan getirdiklerine, Allah’ın peygamberlerine, kitaplarına, meleklerine kıyamet gününe, kadere hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna, öldükten sonra dirilmeye, yürekten kalben inanmak, lisanen tasdik etmektir. Yani din kültürümüzde, amentü ve iman denen dinimizin esaslarıdır. Bu konuda zerre kadar tereddüt, imanı, inancı, ameli yok eder. İman olmadan asla müslüman olunamaz.

İslam; inanmış müminin inandığı gbi, inandığını harfiyyen yaşamasıdır. İnancını pratik hayata taşımaktır, uygulamaktır. İslam tam bir teslimiyettir. Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail örneğinde olduğu gibi. Hz. İbrahim, Allah’ın emri ile rüyasında oğlu İsmail’i kurban ettiğini görüyor, bunu oğluna anlatıyor. Hz. İsmail, babasına, babacığım, emrolunduğunu yap diyor. Bu imandır. Sonra Mina’da Hz. İbrahim oğlu İsmail’i kurban etmek üzere ellerini bağlayıp, yüzüstü yatırıyor. Hz. İsmail “babam ellerimi çöz, ben asi olmayacağım” diyor ve ellerini çözüyor. Malum olduğu üzere bıçak Hz. İsmail’i kesmiyor, ama taşı kesiyor. Bu da inancının gereğini yerine getirmek anlamında İslam’dır. “Ellerimi çöz baba ben rabbime ve sana asi olmayım” demesi de ihsandır. Yani ulu Allah’ın kendisini gördüğünü bilmesidir. Bu anlamda İslam’ın şartı 5’tir. Oruç tutmak, namaz kılmak, gücü yeten için hac etmek ve zekat vermek kelimei şehadet getirmek ki; Allah’tan başka ilah olmadığına, Hz. Muhammed SAV. in Allah’ın kulu ve son resulü olduğuna inanmak ve ikrar etmektir.

Bir de ihsan var ki;

Allah’a kulluğun ve ahlakın zirvesi demek olan, bütün davranışlarımızda buluğdan ölüme kadar yüce Allah’ın bizlerin yanımızda olduğu bilinci ile hareket etmektir. Çünkü Kaf suresi 16. ayette “Biz insana şah damarından daha yakınız. Nerede olursanız olunuz o (Allah) daima sizinle beraberdir. Allah sizleri daima görüyor ve biliyor.” Hadid 27/4 ayet.

R.SAV. de “Siz Allah’ı görmüyorsanız da o sizi görüyor”buyurmuştur. Zaten ayettir.

Demek ki ihsan; iyilik anlamına gelmekle beraber iman ve amel noktasından bir kötülüğe elimizi uzatacağımız zaman Allah görüyor, biliyor ve yazıyor diye o kötülükten derhal vazgeçmek erdemdir. Gerçekten gerçek, hakiki has müslümanın işidir. Buna cibril hadisi denir. Çok sahih mütevatir derecesinde çok güçlü bir hadistir.

Camide sahabilerin huzurunda bir namaz vaktinde Cebrail A.S. insan suretinde peygamber mescidine gelmiştir. R.SAV.e iman, islam, ihsan nedir diye sormuş, sorduğu suallere de kendisi cevap vermiş, yani doğru söylüyorsun ey Allah’ın resulü diye tasdik etmiş, sonra gitmiş. R.SAV. ashabına bu gelen Cebrail idi, size dininizi öğretmeye gelmiştir, buyurdular. Bu hadisi şerifi inkar küfürdür. Çünkü içeriği hem ayet hem de inanç esaslarıdır.

*

Yüzbinlerce yemin olsun ki hiçbir şey imanın yerine geçemez. İmansız müslümanlık olmaz. İmansız ölen ebediyyen cehennemde kalır. Kalbinde hardal tanesi, incir çekirdeği kadar bile olsa imanla ahirete göçenler mümindir. Asla cehennemde kalmaz. Mutlak cennetliktir. İmanın korunması İslamla yani Allah’a ibadetle olur. Haramdan kaçmakla ve iyilikler yaparak sevabımızı çoğaltmakla olur. İman yanan bir ışıktır. Ameller ve isyanlar açıkta yanan iman ışığını söndüren fırtına gibidir. Onun için amelsiz iman zayıftır. İnsanı koruyamayabilir. İlla da ibadet şarttır. İbadetlerin de en kalitelisi ihsan damgalı, ihlas mühürlü, sırf Allah rızası için yapılmış olmasıdır ki, ihsan ehli cehennemden geçtiklerinin farkında bile olmadan cennete gireceklerdir. Çünkü ihsan günahı az sevabı çok müminlerin sıfatıdır. Günahsız insanı Allah cehenneme haram kılmış, cenneti de ona ebedi mekan kılmıştır. Müjdeler olsun böyle müminlere. Rabbim bizleri de bu mümin kardeşlerimiz gibi yaşamayı ve cennete girmeyi nasip eyle. Amin.