İşsizlik…

Açlık…

Adam kayırmaca…

Yandaş medya…

Sahtekarlık…

Oy avcılığı…

Satılan topraklar…

Çalışmayan belediyeler… derken aklım karman çorman oldu. Diz kapağımıza kadar çamura batmışlığımızı düşünerek uyuyabilmek ne mümkün. Aklımın karmaşıklığında düşünürken hafifçe dalmışım;

“Cennetteyim.  Siyasiler, ülkemizi yönetenler,ülkemin insanının beynini sulandırmakla meşgul olan ABD Başkanı, AB topluluğu ve uşaklaşan medya.  Sivil toplum adı altındaki dış yalaklı kurumlar, iktidara yakın  böyük iş adamları, ağalar…

Benim güzel ülkemin her iki kişisinden birisi burada.

Kıs kıs gülerek, alay ederek şımarıkça ve küstahça konuşuyorlarken liderlerinden bir slogan gelir aniden,

 Tabuları yıkıyoruz, geleneği temizliyoruz, yenileşiyoruz, 2. Cumhuriyeti kuruyoruz…

Hayranları, eyvallah çekip alkış tutuyor.

Benim gibi neden onların arasında olduğunu bilmeyen, aklının, hissinin, şerefinin adamı olan diğer iki kişiden birileri isyan ederler; ‘ Kan dökerek kurduğumuz, asırların birikimi ile kazandığımız, Çanakkale’de binlercesini şehit verdiğimiz Cumhuriyete büktüğünüz dudaklarınızı besleyen dış odaklı alçakların tuzağına düşmeyeceğiz.’ Derler.

Ama aldırmazlar, devam ederler.

AB ve ABD’nin  de baskıları ile kararlar alırlar.

Hadi dedim benimle olan yüzde elliye, şöyle bir dolaşalım ve ülkemize bir de buradan bakalım. Her şey onların dediği gibi güllük gülistanlık mı?

Vay canına, belediyenin hizmetlerini göremeyecek kadar körmüşüm. Halkımızın! Yeniden seçmekte haklı olduğunu göremeyecek kadar körmüşüm. Yollar kaymak gibi, doğalgaz döşenmiş, çukurlar asfaltlanmış da ben görememişim. Meğersem benim araba namertmiş, kaymak gibi yollarda altını vura vura gidiyormuş.

Her  taraf asfalt, her taraf tertemiz.

Bir çeşmenin etrafında su bidonları ile sıraya girmiş insanlar kuyruk oluşturmuş. Yok ya bu millet nankör.  Sayın İ.Melih Gökçek’in trilyonlar harcayarak getirttiği ve içilebilir hale! getirdiği şebeke suyunu içme, kuyruğa gir. İçin kardeşim ne var içmeyecek.

Sokaklarda satılan kurumlardan işten çıkarılmış bir sürü insan yürüyüş yapıyor. Ayıp ya kardeşim ayıp, kol kırılır yen içinde kalır.

Tekel işçilerine zam olmamış, bağırıp duruyorlar meydanlarda. Aç kalsan da sesin çıkmayacak, seni işten atmamışlar ya, sen çalış ama sakın zam isteme.

Sorular mı çalınmış? Sus! Kes sesini! Sen Okyanus ötesindekilerden daha mı iyi bileceksin?

Hayret ettim kendi kendime. Böyle bir ülkede yaşarken ben neden memnun olmamışım?

Herkes memnun ise, en yananı sen misin, sen de sus, sen de alkış tut, sen de yağ çek, sen de yalakalık yap da itibarın artsın. Seni yazar sayabilen bir devlet erkanı var mı?

Akıllı ol, aklı olan nimete, fikri olan külfete talip olur.

Fikir dediğin nedir ki, bir gömlek.

Çıkarıp atarsan sana gömlek mi yok?

Ülkemiz güllük gülistanlık, tenkit etmeyin çarpılırsınız ha…”

Kan- ter içinde uyandım. Bana azap çektiren şeytana bir Elham okuyup üfledim de kendime geldim.

Her Gününüz Güzel Olsun.