Burada R.SAV.in hayatından bir örnek:

Maiz adında bir kişinin zina ettiğini gören Hazzal ismindeki şahıs Maiz’i R.SAV.e şikayet ediyor. R.SAV. keşke onu zina ederken, elbisenle örtseydin, yani görmemezlikten gelseydin de, o günah kulla Allah arasında kalsaydı. Bu senin için daha iyi olurdu, buyurdular. (Peygamberimiz ve Hoşgörüsü, Dr. Yaşar Yiğit, Sh.54)

Demek ki dinimizde günah suç ve kusurların araştırılması yasaklanmış, suçlular hakim karşısına çıkmadan meselenin halli öngörülmüştür. Yani ne kadar kötü bir durum bile olsa, mecbur kalmadıkça kişilerin özelleri korunmak istenmiştir. İşte, gerçek hoşgörü örneği budur.

Bir meselede şahit yoksa, suçlu suçunu ikrar ederse ve ikrarında ısrarlı olursa ceza tatbik edilir. Suçlu suçunu inkar ederse, ceza uygulanmaz, olay hoşgörülür. Hz. Ali’ye birisi geldi, ben zina ettim, beni temizle dedi. Adamın akıl sağlığı soruldu, cezasını infaz edin dedi. Adam cezanın ağırlığını görünce inkar etti. Şahit de yok. Onu Hz. Ali affetti. Kendisine sordular; Niçin ceza verdin ve niçin affettin? Hz. Ali R.A.; “İkrar etti, hükmettim. İnkar etti affettim. Çünkü şahit yok. R.SAV. de aynen böyle yapmıştır” buyurdular.

İslam’ın bu özelliklerini ve güzelliklerini bilmeyenler, Müslümanların yanlış tutum ve davranışlarını bahane eder. Yüce İslam dinini töhmet altında bırakmak istiyorlar ve maalesef gayrimüslimler bu tutumları ile İslam’a düşmanlık, Müslümanlar ise bu yüce dine ihanet ediyorlar.

Ben hep şunu söylerim; Bize ne gelmişse, hep bilgisizlikten gelmiştir.

*

Hoşgörülü olabilmenin şartlarından birisi de;

KİŞİ VE KİŞİLERİN ÖFKEYE HAKİM VE SABIRLI OLMALARIDIR

Çünkü öfke, gadap ve hırs hoşgörünün önündeki en çetin engellerden birisidir. Öfkesini yenen en büyük pehlivandır ve en büyük zararı önlemiş olur. Çünkü öfke ile kalkan, zararla oturur derler.

Yüce Allah bakın öfkesini yenenleri nasıl yüceltiyor. Ali İmran Suresi 134. Ayet, Sh.66: “O takva (Allah korkulu müminler) sahipleri ki, (ellerindekini) bollukta da, darlıkta da Allah için harcarlar. Öfkelerini yenenler (hırslarına mağlup olmazlar) insanların suç ve kusurları için bağışlarlar. İşte Allah bu güzel davranışları yapanları sever” buyurur.

Sana hakaret eden ve sinirini beynine vurduran Allah korusun büyük belalara sebep olan öfkeyi yenebilmek çok asil bir davranıştır. Asla, korkaklık, ürkeklik değil, erdemli gizemli hoşgörülü yüce bir davranıştır. Toplumsal hayatımızda öfke nedeni ile nice cinayetlerin işlendiğini, onulmaz yaraların açıldığını, ailelerin yıkılıp çocukların, hanımların perişan olduklarını hep biliriz. Efendim, yolda trafikte beni niye geçtin, bana niye yan baktın gibi çok sığ, cılız nedenlerle arabalarından inip sille tokat kavga yapan insanlar, silahını ateşleyenler... neler neler görmüşüzdür. İşte bunların sebebi öfke ve hırstır. Çaresi ise karşısındakinin sana hareketi ne olursa olsun onu Allah’a havale edip, hoşgörülü davranmak, büyük yangınlara sebep olan bir çıngı ateşe bir damla su dökmek olan öfkeyi yenmek ve huzuru bulmaktır. İşte bunu sağlayacak olan hoşgörüdür.

Öfke bedensel ve ruhsal azgınlık halidir. Şüphesiz ki bunu önlemek kolay değildir. Ama mümkündür.

Örnek insan, hele de örnek Müslüman budur. Kim ne derse desin, ürkek desin, korkak desin, boştur. Öfke ölüm, onu yenmek hayat demektir. Bu da ancak hoşgörü kültürüne sahip olmakla kazanılır. Öfke aklın ve hür iradenin en büyük düşmanı ve iyiliğin engelidir.

(SÜRECEK)