O, yurtsever bir gazeteci.

O, koca Yunan Efzon Alayı’na tek başına kafa tutacak kadar yiğit bir Türk evladı.

O, İzmir Kordonboyu’nda, işgalci Yunan Ordusu’na ilk kurşunu sıkarak; Kurtuluş Mücadelesini başlatan ve ulusal sembol olan gerçek bir yurtsever.

Biz, geçmişini çabuk unutan; unutmak bir yana, geçmişini bilmeyen; bilsek bile bize bugünleri hazırlayanlara nankörlük eden bir toplumuz.

Biz, bu ülkenin kurtarıcılarına ve kurucularına “ayyaş” diyen bir zihniyet tarafından yönetilen bir toplumuz.

Biz, bugünlerimizi borçlu olduğumuz ulusal liderimizi her fırsatta karalayan bir zihniyeti iktidara taşıyan, bu nankör zihniyeti iktidarda tutan bir toplumuz.

… …

Neyse…

Biz şimdi(lik) bunları bırakıp, esas konumuza dönelim yine.

Bilenler onu Hasan Tahsin olarak biliyor ama gerçek adı Osman Nevres. Dün (15 Mayıs 1919) O’nun ölüm yıl dönümü idi.

Anmadan geçemedim.

* * *

Yıl 1919…

İzmir'in Yunanlılarca işgal edilmesinin ardından; İzmir’i Yunanlara teslim etmek istemeyenler tarafından "Redd-i İlhak Heyeti Milliyesi" isimli bir dernek kurulur.

14 Mayıs'ı 15 Mayıs'a bağlayan gece binlerce İzmirli eski Musevi Mezarlığında (Maşatlık Meydanı) toplanır.

Bu esnada İngiliz, Fransız, Amerikan, İtalyan ve Yunan zırhlıları da İzmir Körfezi'ndedir.

Maşatlık Meydanı’nda toplanan İzmirlilere hitap eden zamanın Belediye Başkanı Hacı Hasan Paşa ve Hukuk-u Beşer Gazetesi’nin Başyazarı Hasan Tahsin, halkı direnmeye çağırırlar.

Hasan Tahsin, yaptığı konuşmada; Paris Barış Konferansı kararlarını sert bir dille eleştirir; ve “… İzmir’i almak isteyen düşmanla ve vermek isteyen yerli işbirlikçilerle kanlarının son damlasına kadar savaşacaklarını…” haykırır.

… …

15 Mayıs 1919 sabahı saat yedi buçuk sularında Yunan Efzon Alayı’nı taşıyan Patris ve Atronitos isimli Yunan gemileri Pasaport'a yanaşır.

Alay, saat 08:55 sıralarında gemilerden inerek karaya çıkar.

Temiastokles adlı bir başka Yunan gemisi de 5. Piyade Alayı'nı, Punta İskelesi’ne çıkarmıştır. Bunlar da Punta'dan ilerleyerek Kadifekale'yi işgal edecek Yunan Alayı’dır.

Bu esnada on binlerce yerli Rum, ellerindeki Yunan bayrakları ve çiçekler ile Kordonboyu'nu kaplamış; İzmir Metropoliti Hristostomos tarafından takdis edilen Yunan Askerlerine alkış tutmaktadır.

… …

İlk Yunan taburu Hükümet Konağı, kışla, Kokaryalı istikametinden Karantina'ya doğru yürüyüşe geçmiştir.

Bu arada Hasan Tahsin de Konak Meydanı, Kordonboyu'nda koyu renkli takım elbisesi ile beklemektedir.

Yürüyüş kolunun baş tarafı kışla hizasını geçip yola saptıktan sonra, Hasan Tahsin kalabalığın arasından sıyrılarak öne geçer. Daha sonra da yanında bulunan revolver ile düşmana ateş etmeye başlar.

Bu ateş sonucu Yunan Efzun Alayı’nın bayraktarı ve iki Yunan askeri ölür.

Hasan Tahsin tabancasında ne varsa düşman askerine karşı boşaltmıştır.

Tahsin’in yarattığı panikten çabuk sıyrılan Yunan askerleri, ateşle ve süngüyle karşılık verirler O’na…

Ve 31 yaşında, yaşama veda eder Hasan Tahsin’imiz.

Cesedi günler sonra tanınmaz halde İzmir Saat Kulesi'nin altında bulunur.

Hasan Tahsin'in işgal askerlerine sıktığı ilk kurşun, Türk Kurtuluş mücadelesinde diğer yörelerimiz yurtseverlerine de örnek teşkil eder.

Aydın ve Balıkesir’de işgale karşı direniş başlar.

Çerkez Ethem Yunan işgaline karşı efelerini toparladığı gün Demirci Mehmet Efe ayağa kalkarak; "İzmirli bir yiğidimiz düşmana ilk kurşunu sıkarak, tüm ülke insanına örnek oldu. Gayrı bundan sonrası bize düşer…" der.

… …

Hasan Tahsin, bile bile ölüme giderek, Kurtuluş Savaşımızın kıvılcımını yakmıştır.

Dün, onun ölüm yıldönümü idi.

Anmadan geçemedim.

Işıklar içinde uyusun.