Ağız alışkanlığı, her erkeğe beyefendi, her bayana hanımefendi deyip geçiyoruz. Ama bu sözcüklerin gerçek anlamını üzerinde taşıyan insan sayımız o kadar az ki…

Ya da bu nitelikleri taşıyan insan sayımız öyle bir hızla azalıyor ki…

İçinde bulunduğumuz çağda insanlarımız, modern hayatın getirdiği bir zorunluluk olarak; var olma, fark yaratma, bir adım öne çıkabilme uğraşı veriyor.

Çok büyük bir eforu gerektiren bu uğraş; doğal olarak, insanlarımızı hırçınlaştırıp, bencilleştiriyor.

Hırçınlaşıp, bencilleşerek; hanımefendiliği ve de beyefendiliği düşünemez hale gelen insanımız; çocuklarını da birer hanımefendi ya da beyefendi adayı olarak yetiştirmeyi önemsemiyor.

Oysa aklı başında, dürüst, onuruna düşkün, yaşadığı toplumun saygın bireyleri olmaya önem veren her anne/baba; çocuklarının birer hanımefendi ve de beyefendi olmaları konusunda çaba göstermek durumundadır.

Hanımefendilik, beyefendilik ve de alçakgönüllülük, anne/babadan çocuğa geçer.
Anne/baba verir bu eğitimi.

Yeter mi?

Yetmez.

Belli bir noktadan sonra devreye öğretmenler girmelidir.

Bizim dönemimizde, bizim öğretmenlerimiz, ders aralarında bize görgü kuralları dersi verir; bize, biz ayırdına varmadan beyefendiliği, hanımefendiliği aşılarlardı.

Şimdilerde öğretmenlerimizin, “müfredat dışına çıkamıyoruz” gerekçesiyle, bu tür konulara girmediğini duyumluyoruz.

İşte bu tutumun soncudur ki; çevremizde eski hanımefendileri ve beyefendileri göremiyoruz.

… …

Şimdi nereden çıktı, hanımefendilik ve beyefendilik üzerine yazı yazmak diyeceksiniz.

Anlatacağım.

Sizlerle paylaşacağım aşağıdaki yazıyı; Alçed Başkanı Şerefnur Kayhan Kardeşim, işle bunu köşende diye göndermiş.

Yazının içeriği, hanımefendilik üzerine bir giriş yapmamı gerektiriyordu; o nedenle bu girişi yaptım.

İşte o yazı…

Ağız alışkanlığı, her erkeğe beyefendi, her bayana hanımefendi deyip geçiyoruz. Ama bu sözcüklerin gerçek anlamını üzerinde taşıyan insan sayımız o kadar az ki…

Ya da bu nitelikleri taşıyan insan sayımız öyle bir hızla azalıyor ki…

İçinde bulunduğumuz çağda insanlarımız, modern hayatın getirdiği bir zorunluluk olarak; var olma, fark yaratma, bir adım öne çıkabilme uğraşı veriyor.

Çok büyük bir eforu gerektiren bu uğraş; doğal olarak, insanlarımızı hırçınlaştırıp, bencilleştiriyor.

Hırçınlaşıp, bencilleşerek; hanımefendiliği ve de beyefendiliği düşünemez hale gelen insanımız; çocuklarını da birer hanımefendi ya da beyefendi adayı olarak yetiştirmeyi önemsemiyor.

Oysa aklı başında, dürüst, onuruna düşkün, yaşadığı toplumun saygın bireyleri olmaya önem veren her anne/baba; çocuklarının birer hanımefendi ve de beyefendi olmaları konusunda çaba göstermek durumundadır.

Hanımefendilik, beyefendilik ve de alçakgönüllülük, anne/babadan çocuğa geçer.

Anne/baba verir bu eğitimi.

Yeter mi?

Yetmez.

Belli bir noktadan sonra devreye öğretmenler girmelidir.

Bizim dönemimizde, bizim öğretmenlerimiz, ders aralarında bize görgü kuralları dersi verir; bize, biz ayırdına varmadan beyefendiliği, hanımefendiliği aşılarlardı.

Şimdilerde öğretmenlerimizin, “müfredat dışına çıkamıyoruz” gerekçesiyle, bu tür konulara girmediğini duyumluyoruz.

İşte bu tutumun soncudur ki; çevremizde eski hanımefendileri ve beyefendileri göremiyoruz.

… …

Şimdi nereden çıktı, hanımefendilik ve beyefendilik üzerine yazı yazmak diyeceksiniz.

Anlatacağım.

Sizlerle paylaşacağım aşağıdaki yazıyı; Alçed Başkanı Şerefnur Kayhan Kardeşim, işle bunu köşende diye göndermiş.

Yazının içeriği, hanımefendilik üzerine bir giriş yapmamı gerektiriyordu; o nedenle bu girişi yaptım.

İşte o yazı…

“İstanbul Ankara uçağında bir bayanın bilet numarası, zenci bir adamın yanındaki koltuğa düşüyor.

Vay ki, vay!...

Bayan daha koltuğuna oturmadan, durumdan duyduğu rahatsızlığı, herkesin duyabileceği bir sesle belli ediyor.

Hostesi yanına çağırıyor, yüksek sesle; “yanında oturan antipatik tiple yan yana seyahat edemeyeceğini, kendisine başka bir yer bulunmasını” istiyor.

Hostes “tüm uçağın dolu olduğunu, fakat business classta yer olup olmadığına, bakacağını” söyleyip, geri dönüp gidiyor.

Bir anda tatsız bir hava esiyor uçakta.

Büyük bir şaşkınlıkla olayı izleyen diğer yolcular; kendi aralarında görgüsüz ve terbiyesiz bu kadını eleştiriyorlar.

Bu arada zenci adamcağız da çok kötü bir durumda olmasına rağmen karşılık vermemeyi yeğleyip, camdan dışarı bakıyormuş gibi yapıyor.

Bu gereksiz tansiyonu yaratan görgüsüz kadın yolcu da; zafer kazanmış edasıyla; yanındaki zenci adamdan uzakta, birinci sınıf mevkide uçabileceği inancıyla, hostesin dönmesini bekliyor.

Birkaç dakika sonra geri gelen hostes, densiz kadına; “Çok özür dilerim, biraz geciktim amma business class mevkiinde bir yer buldum… Bu yeri bulmak biraz zamanımı aldı. Ayrıca yer değişikliği için kaptan pilotumuzdan da izin almam gerekiyordu. Pilotumuz da ‘Hiç kimse, sorunlu birinin yanında oturmak mecburiyetinde tutulamaz’ dedi ve bu izni verdi.” diyor.

Yolcular duyduklarına inanamıyor; buz gibi bir hava esiyor uçakta.

Bu esnada da densiz kadın, zafer kazanmış edasıyla tam yerinden kalkmaya hazırlanırken; hostes, zenciye dönerek: “Beyefendi, sizi uçağımızın business class mevkiindeki yeni yerinize götürmem için lütfen beni izleyin… Kaptan pilotumuz, firmamız adına, sizden, böyle nahoş bir olay yaratan kimsenin yanında oturmak mecburiyetinde bırakıldığınız için çok özür diliyor.” diyor.

Bir anda büyük bir alkış ve “bravo” sesleri kopuyor uçakta.

Densiz ve görgüsüz kadın, seyahat boyunca şaşkın ve mahcup bir şekilde, sağına soluna bakmadan, başı önünde seyahat etmek zorunda kalıyor.

… …

O yıl, kaptan pilot ve hostes, bu davranışlarından dolayı ödüllendiriliyor ve aşağıdaki ileti; ilgili seyahat firmasının tüm ofislerine, personelin görebileceği yerlere asılıyor.

“İNSANLAR KENDİLERİNE; NE SÖYLEDİĞİNİZİ, NE YAPTIĞINIZI UNUTABİLİRLER. AMA İNSANLAR, KENDİLERİNİ NASIL HİSSETTİRDİĞİNİZİ ASLA UNUTMAZLAR.”

* * *

Bu olayda, annenin, babanın ve öğretmenlerin vermediği “hanımefendilik dersini”; o densiz, görgüsüz ve terbiyesiz kadına uçak firmasının elemanları veriyor.

… …

Şimdi son sözümüzü söyleyip, noktamızı koyabiliriz.

Siz, siz olun, çocuklarınızı bu duruma düşürmeyin. Çocuklarımızı birer hanımefendi ve beyefendi olarak yetiştirmeye özen gösterin.