İdam cezası yine gündem oldu. 2002’de kaldırılmıştı.

2 Eylül Çarşamba günü Devlet Bahçeli tarafından gündeme getirildi. İktidar kanadından da destek gördü.

Ancak bunun için anayasa değişikliği gerekli olduğundan, iktidar cephesinin de sayısal gücü yetmediğinden mutabakat aranır oldu. Bu mutabakat sağlanabilir mi, bilemiyoruz.

İdam cezası daha önce de gündeme getirilmişti.

Partisinin 3 Kasım 2012 günü Kızılcahamam kampında, o gün Başbakan olan Erdoğan, idamın yeniden getirilmesini istemişti.

Ardından Trabzon’da aynı konu dillendirilmiş, ta o günlerde Türkiye’nin gündemine girmiş, ama öylece kalmıştı.

İdam, 2018’te bir kez daha gündeme gelmişti. Ve de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Parlamentoya geldiği zaman parlamentodan geçtiği anda benim için onaylamamak diye bir şey yoktur, onaylarım” demişti.

Ve bugünlerde (2 Eylül 2020) Bahçeli tarafından yeniden gündeme getirildi.

Neredeyse ülkedeki Kürt sorunu, terör sorunu, asayiş sorunu, çocuk cinayetleri sorunu, taciz-tecavüz sorunu, kadın cinayetleri sorunu idam konusuna hapsedilir oldu.

* * *

Bugün Avrupa Konseyi üyesi 47 ülkede idam cezası yoktur.

BM üyesi 193 ülkeden Türkiye dâhil 86 ülke, idam cezasını tümüyle kaldırmıştır.

Halen 74 ülkede uygulanmaktadır. Bunun 37’si Asya ülkesi, 33’ü Afrika ülkesidir. Bir kısım ülkelerde ise yasalarında olmasına karşın uygulanmaz olmuştur.

Ve de dünya genelinde idam cezası, artık tümüyle kaldırılma sürecine girmiştir.

Çünkü idam geri dönüşü olmayan bir cezadır.

Türkiye’de ise:

1920–1984 arasında 712 kişi idam edilmiştir. Son idam 1984 yılında sol görüşlü Hıdır Aslan’dır. İstiklal mahkemelerinin verdiği idam kararları ise bu sayının dışındadır. Ve 1500–2000 arasında olduğu ifade edilmektedir.

Türkiye’de idam, daha çok siyasal sistemin dizaynı ve toplumun disipline edilmesi için kullanılmıştır. 1960, 1971, 1980 askeri dönemlerindeki idamlar çok net bir kanıttır.

Ama o yıllarda yapılan idamlar, toplumu büyük ölçüde sarsmış ve yaralamıştır.

1960’larda Başbakan Menderes ve iki bakanın idamı (1961), 1970’lerde Deniz Gezmiş ve iki arkadaşının idamı (1972), özellikle de 12 Eylül 1980 darbecilerinin “bir sağdan bir soldan” diyerek yaptığı idamları bu toplum asla unutmamıştır.

Sonuçta DSP-MHP-ANAP koalisyonu döneminde 9 Ağustos 2002 tarih ve 4771 sayılı yasayla idam cezası kaldırılmıştır.

Zaten 1984’ten kaldırıldığı güne kadar da verilen hiçbir idam kararı uygulanmamıştı.

* * *

Peki, böyle bir geçmiş yaşanmışken idam neden yeniden gündeme taşınır oldu?

Özellikle de 2002’de DSP-MHP-ANAP koalisyonu idamın kaldırılmasını görüşürken, Erdoğan tarafından “Türkiye, artık AB’nin kenar mahallesi olmaktan kurtarılmalı, idam cezası tamamen kalkmalı. Bunun için hükümete destek vermeye hazırız” denilmişken…

Evet, amaç nedir?

Amaç, ocağına ateş düşmüş insanlarımızın duygularını siyasette mi kullanmaktır?

Amaç, yapay bir gündem mi yaratmaktır?

Ve de idam tartışmalarının Türkiye’yi Avrupa’dan uzaklaştıracağı da bilinirken, gündemde tutmaktan amaç nedir?

Kaldı ki idam cezasının kaldırılması, Avrupa Birliğine girmenin bir ön koşulu iken…

Peki, gelinen bu noktada yapılması gereken nedir?

-Yapılması gereken, ülke sorunlarının çözümünü idama bağlar gibi hiç de inandırıcı olmayan bu çağdışı anlayışı bırakmaktır.

-Yapılması gereken, toplumsal bilinci yükseltmektir.

Çünkü toplumsal duyarlılık ve sorumluluk geliştirilmediği sürece:

Suçların idamla önleneceğini sanan bir anlayış, sakat bir anlayıştır.

Nitekim Trafik cezalarının, özellikle günümüzde Pandemi cezalarının bile kurallara uyma da caydırıcı olamadığı gün gibi ortada iken...