YKS sonuçlarına ilk bakışta bile eğitimin neden iç turizm hayallerine ve ‘ben yaptım oldu’cu tavra kurban edilmemesi gerektiğinin anlaşılacağını dile getiren Yaşar, Eğitim-İş olarak öğrencilerin her bir günü planlayarak çalıştığı YKS maratonunun tarihini değiştirmenin yanlış olduğunu, korona tehlikesine rağmen sınava girmeye mecbur bırakılan öğrencilerin fazladan stres yaşayacaklarını daha önce vurguladıklarını belirtti.

YÖK’ün açıkladığı sayısal verilerin bu endişeleri haklı çıkardığını dile getiren İlhan Yaşar, başvurduğu halde, TYT’ye 128.580, AYT’ye ise 116.214 adayın girmediğini, Bu durumun onbinlerce kontenjanın boş kalmasına neden olacağını kaydetti.

Başarı ortalamasının düşüklüğünün bu sınava da damgasını vurduğunu anlatan Yaşar, “Her zaman olduğu gibi kulağını öneri ve uyarılarımıza kapatan MEB hüsranla biten bu sürecin tek sorumlusu olmuştur. Her sınavda ve eğitim sisteminin genelinde yaşanan sorunun kaynağında, eşitsizlikler yatmaktadır. Çocuklarımızın eşit şartlarda eğitim olanaklarından faydalanamadıkları ve eşit şartlarda sınavlara hazırlanamadıkları gerçeği hala varlığını korumaktadır. Özel okulların eğitim sistemindeki varlığı büyüyerek devam ettiği sürece de sistemin yarattığı eşitsizlikler varlığını artırarak devam ettirecektir.

Eğitim politikaları konusunda iktidarın ve eğitimden sorumlu kurumların, görevlerini yerine getiremedikleri ortadadır. Sınav sisteminde ve müfredatta yapboz tahtası gibi yapılan değişiklikler ortaöğretimdeki başarısızlığı arttırmıştır.

Eğitim-İş olarak velilerimize de sesleniyoruz: Beklediğinizden düşük puan alan evlatlarınızı daha da sıkmaktan lütfen geri durunuz. Biliniz ki, bu YKS’de barajın altında kalan MEB’in kendisi olmuştur” dedi. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim