Çorum Emek ve Demokrasi Platformu tarafından Devlet Tiyatrosu Salonu’nda düzenlenen “Ekonomik Kriz ve Emekçiler” konulu panelde konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye’nin derin bir krize doğru sürüklendiğini, bunun da dünyadaki emperyalist sistemin bir sonucu olduğunu söyledi.

Yaşanan krizin, ülkeyi yönetenlerin yanlış politikalarının bir sonucu olduğunu anlatan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Yıllarca aldıkları sıcak parayı betona gömdüler. Bu kriz ülkeyi yönetenlerin yanlış politikalarının bir sonucudur. Bundan dolayı faturanın biz emekçilere kesilmesini istemiyor ve asla kabul etmiyoruz” dedi.

Türkiye’nin 1990’lı yıllarda IMF tarafından uygulanan ekonomik politikalarla yönetildiğine dikkat çeken Çerkezoğlu, “Bugün ülkenin 467 milyar dolar borcu var. Bunun üçte ikisi özel sektöründür. Yıllardır elde ettikleri kârı paylaşmayanlar, bugün külfeti paylaşmalıyız diyorlar. Aynı gemideyiz edebiyatı yapıyorlar” ifadelerini kullandı.

Çerkezoğlu, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB olarak kamuoyu ile paylaştıkları 4 temel taleplerini ise şöyle sıraladı:

“ÜCRETLER DERHAL ARTIRILSIN”

“Zam yağmuru altında tüm ücretler erimiş ve toplumun yüzde 99’unun alım gücü düşmüştür. Krizde hiçbir sorumluluğu olmayan toplumun yüzde 99’u yoksullaşmaktadır.

Tüm ücretler yılsonu beklemeden derhal artırılarak, yüzde 20’leri aşacak enflasyondan kaynaklanan kayıplar telafi edilmelidir.

Asgari ücret yılsonu beklenmeden derhal yeniden belirlenmelidir.

Toplu iş sözleşmeleri protokoller yoluyla ücretler açısından revize edilmelidir. Kamuda kadroya alındığı iddia edilen ancak yüzde 4+4 gibi enflasyon karşısında yok olan bir zam ile yoksulluğa mahkûm edilen taşeron işçilerin ücretleri derhal iyileştirilmeli, bu işçilerin işyerlerinde halen çalışan eski kamu işçileriyle aynı statüde, aynı haklarla ve ücretlerle çalışmaları sağlanmalıdır.

Emekli aylık ve gelirlerine de enflasyondan kaynaklanan kayıp kadar zam yapılmalı, asgari ücretin altında emekli aylığı ayıbına derhal bir son verilmelidir.”

“TOPLU İŞTEN ÇIKARMALAR YASAKLANSIN”

“İşçi sınıfının sorumlu olmadığı krizin sonuçlarından korunması için toplu işten çıkarmalar yasaklanmalıdır. Şirketlerin krizi fırsata çevirerek işçi çıkarmalarına izin verilmemelidir.

Kamu istihdamı artırılarak işsizlikle mücadele edilmelidir.

İşsizlik fonunun amaç dışı biçimde teşvik adı altında sermaye çıkarına kullanılmasına son verilmeli, işsizlerin bu fondan faydalanmasının koşulları kolaylaştırılmalı, işsizlik ödeneğinin süresi uzatılmalıdır.

Ücret Garanti Fonundan yaralanma koşulları genişletilmeli, haftalık çalışma sürelerinin önemli ölçüde düşmesi durumunda işçilere sözleşmeleri sona erdirilmeksizin kısa çalışma ödeneği verilmesine olanak sağlanmalıdır.”

“VERGİ ADALETİ SAĞLANSIN”

“Türkiye dünyanın en adaletsiz vergi sistemlerinden birine sahiptir. Vergilerin dörtte üçü ücretliler ve tüketiciler tarafından ödenmektedir. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan, asıl olarak kar ve faiz gelirlerinin, servetin vergilendirilmesine dayalı bir sistem kurulmalıdır.

Asgari ücret net olarak ödenmeli, asgari ücretten hiçbir suretle vergi kesilmemelidir.

En düşük gelirlilerden alınan yüzde 15 vergi, yüzde 10’a düşürülmelidir.

Emekçilerin üzerinde büyük bir yük olan dolaylı vergiler düşürülmelidir. Öncelikle halkın yoğun olarak tükettiği temel tüketim mallarında KDV kaldırılmalıdır.”

“KAMUSAL MAL VE HİZMETLERE ZAM YAPILMAMALIDIR”

“Krize karşı çalışanların korunması için fiyatları kamu tarafından belirlenen ve geniş kesimlerce tüketilen hizmetlerin fiyatlarına zam yapılmamalıdır. Kamu ulaşım bedellerine ve hanelerde tüketilen elektrik, su ve doğalgazın fiyatı artırılmamalıdır.

Dahası asgari düzeyde bir tüketim ölçüsünde bu bedeller kaldırılmalı ve toplumun yüzde 99’u bu kriz karşısında korunmalıdır.

Buraya kamunun doğrudan veya dolaylı olarak taraf olduğu tüm sözleşmelerdeki dövize endeksli fiyatlar TL’ye çevrilerek, gerçekçi olmayan önkoşullar ve miktar garantileri iptal edilerek, şirketlerin halkın ödediği vergilerle finanse edilen haksız kazançlarının önüne geçilmelidir.

Krize karşı bu ekonomik tedbirlerin olmazsa olmaz tamamlayıcısı adalet ve demokrasidir. Şurası açıktır ki, yasama, yürütme ve yargı erklerinin tek kişide toplandığı, kamuda liyakat ilkelerinin yok sayıldığı yeni rejim, krizi daha da derinleştirmektedir. Yüzde 1’e karşı Yüzde 99’un, sermayeye karşı emeğin haklarını savunmak için demokrasi ve adalet şarttır. “Demokrasi ve adalet işçinin ekmeğidir” bilinciyle, ekonomik krizin faturasını ödememek için verdiğimiz mücadele aynı zamanda bir adalet ve demokrasi mücadelesi olarak örgütlenecektir.” (Taner ŞİMŞEK)

Editör: TE Bilisim