Mustafa Arslan, Şevket Erzen ve Nuri Kolaylı, Yargı Reformu 2. Paketi’yle gündeme gelmesi muhtemel düzenlemeye tepki göstererek çözüm önerilerini dile getirdiler.

“İcra-iflas ilanlarının gazetelerde yayınlanmasını sonlandıracak düzenlemeden vaz geçilsin” çağrısında bulunan üç isim, Türkiye çapındaki tüm gazetelere gönderdikleri yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdiler:

“Türkiye genelinde yaklaşık 20 bin kişiyi istihdam eden yerel gazetelerimizi kapanmanın eşiğine getirecek çok önemli bir değişiklik konusunda sizi bilgilendirmek ve desteğinizi almak istiyoruz. Bu değişiklik, Yargı Reformu 2. Paketi'nde, icra ve iflas ilanlarının gazetelerdeki yayınının kaldırılması yönündeki düzenleme önerisidir. Bilindiği gibi gazetecilik; Anayasa'da teminat altına alınmış, tıpkı milli eğitim, milli güvenlik, haberleşme gibi vazgeçilemez bir kamu görev alanıdır.

Toplumun doğru bilgiye ulaşması, demokrasinin özellikle de yerel demokrasinin hayata geçişi, denetim işlevinin kamu adına işlerliği gibi hayati öneme sahip görevleri yerine getirmektedir. Türkiye'de yerel basın her zaman milli ve yerli duruşu ile gündeme gelmiştir. En yakın örneklerinden biri de 15 Temmuz hain darbe girişimindeki tutumudur. Hal böyle iken; ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik zorluklardan en çok yazılı basınımız olumsuz yönde etkilenmiş, sürdürülebilirlik anlamında olağanüstü güçlüklerle karşı karşıya kalmıştır. Hatırı sayılır oranda gazete kapanmış veya zorunlu olarak birleşmeler yapılmıştır.

Şimdi de Yargı Reformu 2. Paketi'nde icra ve iflas ilanlarının gazetelerde yayınının kaldırılması planlanmaktadır. Bu durumun gerçekleşmesi demek, yaygın - yerel ayırımına gidilmeksizin gazetelerin yarıdan fazlasının kapısına kilit vurması, binlerce gazetecinin işsiz kalması demektir. Kanaatimizce bürokratik bakış açısından kaynaklı, tek boyutlu yaklaşımla vatandaşın üzerinden icra-iflas ilanı ücretini kaldırmak hedeflenmektedir. Bu bakış açısından meselelere yaklaşıldığı zaman; gelir vergisinin kaldırılması, özel tüketim vergisinin kaldırılması, sigorta hizmetinin verilmesi ama sigorta kesintisi yapılmaması vatandaşlarımıza çok daha büyük katkı sağlayacaktır. Bu durumda anılan gelirlerden vazgeçmek devletin ayakta kalmasını imkansız hale getirecektir. O halde icra-iflas ilanlarına vatandaşa yük gibi bir noktaya indirgeyemeyiz.

Örnek vermek gerekirse; gıda tedarik güvenliğimizin sağlanması, yerel kalkınmanın teşviki, istihdamın sürdürülebilirliği açısından Basın İlan Kurumu (BİK) mevzuatı çerçevesinde gazetelere sağlanan katkının binlerce katı tarım sektörüne sağlanmaktadır. Ekonomik bağımsızlığımız, milli güvenliğimizin sağlanması ve güçlü Türkiye olabilmemiz için sanayicimize, başta hazine olmak üzere çok sayıda enstrümanla katkı sağlanmaktadır. Tarım, sanayi ve diğer üretim alanlarında bu yaklaşımlardan vazgeçmek doğru ve mümkün değil ise; yazılı basının hayatiyetini sonlandıracak adımları atmak da doğru değildir.

Öte yandan icra-iflas ilanları ve diğer tüm resmi ilan gelirlerinin tamamı devlete gelir vergisi, kurumlar vergisi, KDV, BİK komisyonu, SGK kesintisi, stopaj vergisi vd. vergiler yolu ile geri dönmekte, üstüne haberleşme işlevi yerine getirilmekte, istihdam oluşturulmaktadır. (Örnekle açıklamak gerekirse; Yeni Ereğli Gazetesi'nin Eylül 2018'de aldığı 5 bin 546 liralık resmi ilanda; 846 lira KDV, 831 lira BİK Komisyonu bulunmaktadır. Gazetenin eline 4 bin 714 lira geçmektedir. Öte yandan gazete asgari 4 fikir isçisi çalıştırmaktadır. Bu fikir isçileri için 2 bin 686 lira SGK tahakkuk toplamı ödemektedir. 3 aylık muhtasar için ise bin 570 lira ödenmektedir. Bu da aylık 523 liraya karşılık gelmektedir. Gazete eline geçen 4 bin 714 liralık resmi ilan gelirinin 3 bin 204 lirasını çalıştırdığı isçiler için devlete geri ödemektedir. KDV ve BİK komisyonu ile birlikte bu rakam 4 bin 886 liraya ulaşmaktadır. Gazete sahibinin elinde 660 lira kalmaktadır. 660 liranın üzerine fikir isçilerinin giderini oluşturan 8 bin 118 lira ile matbaaya hizmet alımı karşılığı ödediği 3 bin 667 lirayı ilave etmemesi, vergi dilimine göre gelir vergisini de üretmesi gerekmektedir.)

Bir cebinden verdiği parayı diğer cebine alan devletin bunca işi ve sosyal faydayı sağlamaktan kaçınması gazetelerin kapanmasına neden olacaktır. Çok daha tehlikelisi, BİK mevzuatı çerçevesinde düzenlenip, desteklenip, denetlenen bir alanın, uluslararası sermaye, ideolojiler, çıkar gruplarının kontrolüne açık hale gelmesidir. 2019 yılı itibari ile yerel gazetelerin resmi ilanlarının yüzde 60'ı, yaygın gazetelerin resmi ilanlarının ise yüzde 80'e yakını icra-iflas ilanlarından oluşmaktadır. Verdiğimiz rakamlar bahse konu pakette icra-iflas ilanlarının kaldırılmasının basınımız üzerinde oluşturacağı sonuçları izaha gerek bırakmayacak netlikte ortaya koymaktadır.

İcra İflas Kanunu'nun 114. maddesi, icra ilanlarının yayınlanıp yayınlanmayacağı, yayınlanacaksa yerel gazetelerde mi, yoksa 50 binin üzerinde tiraja sahip yaygın gazetelerde mi yayınlanacağına ilişkin yetkiyi icra müdürlerine bırakmıştır. Bu durum maalesef uygulamada sıkıntılara, gri alanların oluşumuna neden olmaktadır. 11 bin liralık bir gayri menkul satışı yaygın gazeteye verilirken, bir milyon liranın üzerinde bedele sahip gayri menkul satışı tahtaya asılabilmektedir.

Bizim talebimiz; 2. Yargı Paketi'nde icra-iflas ilanlarının gazetelerde yayınlanmasını sonlandıracak düzenlemeden vazgeçilmesi, Kamu İhale Mevzuatı'nda olduğu gibi eşik değerler sistemi getirilerek, gri alanların ortadan kaldırılması, 15 bin liranın altındaki satışların tahtada ve elektronik ortamda ilanı, 15 bin ila 750 bin lira arasındaki satışlara dair ilanların yerel, 750 bin liranın üzerindeki satışların ise 50 binin üzerinde tiraja sahip yaygın gazetelerde yayınlanması yönünde değişiklik yapılmasıdır.

Ayrıca, bu ilanlar zaten gazetelerin internet siteleri ile BİK'in resmi ilan portalında duyurulmaktadır. Böylece hem yazılı hem de elektronik ortamda duyuru bu sistemde etkin olarak gerçekleşmekte, Adalet Bakanlığı'nın ilave bir duyuru sistemi kurmasına ihtiyaç bulunmamaktadır.”

Editör: TE Bilisim