Yeni eğitim-öğretim yılı nedeniyle bir açıklama yapan Aydın, başta öğretmen ve öğrenciler olmak üzere eğitimin tüm paydaşlarının büyük bir moral bozukluğu içinde olduğunu belirtti. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yanlış uygulamaları sonucu eğitim sisteminin sorunlarının her yıl üst üste birikerek adeta dağ haline geldiğini kaydeden Aydın, “Değişen Milli Eğitim Bakanlarıyla birlikte eğitim sistemimizde kısa zaman aralıklarında köklü değişiklikler yeterince konuşulup tartışılmadan alelacele yapılmaktadır. Her Milli Eğitim Bakanı ayrıldığında ise geride bir enkaz kalmaktadır” ifadelerini kullandı.

Müfredatta Atatürk ile ilgili konuların azaltılmış olmasının büyük bir eksiklik olduğunu belirten Aydın, açıklamasına şu şekilde devam etti:

“Bakan Yılmaz, ‘Atatürk ile ilgili kazanılması, öğrenilmesi gerekirken çıkarılan hiçbir konu yoktur’ dese de geçmiş müfredat ile karşılaştırıldığında daraltılan çok husus olduğunu görebiliyoruz. Hayat bilgisinden, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük hatta Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine kadar birçok derste Atatürk ile ilgili konularda daraltmalar yapılması biz eğitimcileri hayal kırıklığına uğratmıştır. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinden, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine, müzik dersinden, biyoloji dersine kadar çok eleştirilen bir müfredatla karşı karşıyayız. Son karikatür krizi de ders kitaplarının içeriğini bir kez daha tartışmalı hale getirmiştir. Ne yazık ki burada da sorumluluğu bir Allah’ın kulu almamıştır. Siz hangi müfredatı getirirseniz getirin öğretmen yetiştirme, öğretmeni donanımlı hale getirme konusunda bir verim sağlayamıyorsanız, hiçbir müfredatla başarıyı yakalayamazsınız. Öğretmeni öncelemezseniz, okulları sağlam, dik duruşlu, bilgili, liyakatli, kabiliyetli yöneticilere emanet etmezseniz, milli, çağdaş, bilim odaklı düşünen bürokratları kadrolara getirmezseniz, öğretmenleri sağlam bir hizmet içi eğitime tabi tutmazsanız, gelişmelerden haberdar etmezseniz, onları maddi ve özlük haklarını ileri noktaya taşımazsanız eğitim yarışında çok gerilerde kalırsınız.

Sözleşmeli, mülakatlı öğretmenlik Türk Milli Eğitim tarihinin en büyük hatalarından birisidir. Bu çalışma yöntemi güvencesiz, kaderini amirinin iki dudağı arasına hapsetmiş, ayaklarına adeta pranga vurulmuş, üstelik KPSS’den en yüksek puanı bile alsanız hak etmeyenin atanabildiği, torpile, istismara açık, şeffaf olmayan bir öğretmen atama yöntemidir.

Eğitim sistemimiz yandaş yönetici atamalarından çok çekti. Bir takım yandaşları yönetici yapmak için yönetici atama sistemi değiştirildi ve bu durum bilgili, ehliyetli, liyakatli insanların görevlerinden alaşağı edilmesi sonucunu doğurdu. Mülakatı yönetici atamalarının odağına yerleştirenler ve bunu suiistimal edenler ne yazık ki kendilerine teslim olmayanlara adeta göz açtırmıyor. Özellikle taşra teşkilatlarında bilgiden, ahlaktan, izandan yoksun birtakım yerel çeteler oluştu ve bu aymazlar okullarda hâkimiyet kurmaya başladı. Bunun sonucu olarak da nitelikli, donanımlı, ehil insanlar görevlerinden uzaklaştırılarak, yerlerine biat eden, torpil peşinde koşan, kul, köle olmayı yaşamının odağına yerleştiren, kalitesiz insanlar getirildi. İşin kötü tarafı MEB’in bu güruha karşı hiçbir tedbir almamasıdır, Bu ülkeyi seven, vatanına, milliyetine, bayrağına bağlı, liyakati ön planda tutan, donanımlı insanların ötekileştirilmesine asla tahammülümüz yoktur. Mülakat sistemi yönetici atamalarında asla kabul edilemez.

Yönetici atamalarında, şube müdürlüğü atamalarında MEB’in yargı kararlarına uymaması eğitimimizi çıkmaza sürüklemektedir. Haksız olarak görevden alındığı yargı kararlarıyla tespit edilen okul yöneticileri ile ilgili MEB’in tutumu yine aynı yöndedir. Görüldüğü üzere MEB hukuku iğdiş etmekte, kendisini yargının üzerinde görmekte, bu kararları adeta yok saymaktadır. Hukuku görmezden gelen anlayış MEB’de adet haline gelmiştir. MEB bu arazlı anlayışı terk etmelidir.

Öğretmen Strateji Belgesi’nde öğretmenlere getirileceği belirtilen performans değerlendirmesi hangi amaçla yapılırsa yapılsın tıpkı mülakatta yaşananlar gibi adil sonuçlar doğurmayacaktır. Suiistimale çok açık olan bu uygulama ‘benim öğretmenim, benim memurum’ anlayışını hâkim kılacaktır. Yandaş olan, torpil bulan, biat eden, sırtı sıvazlanan kişiler performans değerlendirmesinden yüksek puanlar alırken, tüm bunları kabul etmeyenler adeta cezalandırılacaktır. Bu sistem ayrıştırmaktan başka bir amaca hizmet etmeyecektir.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim