Anayasaların toplumsal mutabakat belgeleri olduğunu ve toplumsal mutabakat ne kadar büyük olursa o anayasa metninin kalıcılığının da o kadar uzun olacağını kaydeden Köse, “Bu nedenle böyle bir anayasanın, böyle bir metnin en yüksek mutabakatla çıkarılması gerekir. Yani bir partinin mutfağında hazırlanan bir belgeden ne bu mutabakatı beklemek mümkündür ne de bu meşruiyeti beklemek mümkündür” dedi.

Anayasa oylamalarının çok az oyla geçtiğini belirten Köse, “Bir ihtimal referandumda da bu anayasa ya çok az bir oyla kabul edilecek ya da çok az bir oyla reddedilecek, büyük ihtimal. Yani bir toplumsal mutabakat, bizim aradığımız anlamda meşruiyeti güçlendirecek bir toplumsal mutabakat sağlanamayacak” şeklinde konuştu.

Köse, bu anayasanın bu hâliyle ve bu değişikliklerle çıkacak olursa 80 milyonun hep beraber ağlayacağını vurgulayarak, “80 milyonu bu anayasa bir felakete sürükleyecek. Bunun bilinmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.

Yapılmak istenilen değişikliklerle yasama organının yürütmenin emri altına verildiğini ifade eden Köse, konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Halk tarafından seçilen ve her zaman temsil gücü Cumhurbaşkanı’ndan fazla olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanı tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeksizin feshedilebilecek. Başkanlık sisteminin özünde böyle bir fesih yetkisi yok. Fesih yetkisi parlamenter demokrasiden kalma bir kurum. Böyle bir düzenleme nasıl olabilir, nasıl böyle bir düzenleme yapılabilir? Örneğin, “diktatör” dediğimiz Suriye’deki Esad Anayasası’nda bile, orada da fesih yetkisi var çünkü demokratik bir başkanlık sistemi yok orada da; orada da başkanlık sistemi var ama orada bile Meclisin feshi Cumhurbaşkanının bir gerekçe göstermesine bağlı olarak mümkün olabiliyor. Yani parlamenter demokrasiye ait bir yetki başkanlık sisteminde de veriliyor. Hâlbuki “Güçler ayrılığı geliyor, arkadaşlar tam demokrasiyi yaşayacağız.” diye anlatıyorsunuz bunu anlatırken.

Yani, işin esasında, zaten şu andaki Cumhurbaşkanımız ta Başbakanken güçler ayrılığını yürütmenin ayağa vurulmuş bir pranga olarak görüyordu. Böyle bir zihniyetten, böyle bir anlayıştan demokratik bir anayasa ya da güçler ayrılığı beklemek mümkün müdür?

Şimdi, bir de “giyotin sistemi” diyorsunuz. Kardeşim, neresi bunun giyotin sistemi? Bir tek adamın iradesi, üstelik de temsil gücü Meclisten çok daha fazla olan bir tek adamın iradesi Meclisi feshedebiliyor. Buna karşılık, Meclis de eğer seçimlerin yenilenmesine karar vermek istiyorsa 3/5 oy oranıyla seçimleri yenileyebiliyor yani 360 tane milletvekili. Bunun adına “giyotin sistemi” değil de herhâlde “tek taraflı satır sistemi” çok daha doğru olacaktır.

Her ikisi de meşruiyetini halktan aldığı hâlde niye böyle bir yetki vermek istiyorsunuz Cumhurbaşkanına, nedir bunun sebebi? Vallahi, biz çok düşündük bunun sebebi ne olabilir, bunun sebebi ne olabilir diye. Bunun sebebi, başkanın elinde Meclisi terbiye edecek, hatta Meclisi tehdit edecek “Eğer benimle uyumlu çalışmazsanız ben sizi feshedeceğim.” diyecek yani işin özünde, Meclisi de cumhurbaşkanının, başkanın gözüne bakarak, baktığında ne dediğini anlayacak şekilde dizayn etmekten kaynaklanıyor, bunun başka bir sebebi yok. Yani, burada bir demokrasiden bahsetmek mümkün değil.”

(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim