YÖK’ün 6 Kasım 1981 tarihinde 2547 Sayılı Yasa’nın Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından yükseköğretim yaşamındaki yerinin aldığının belirtildiği açıklamada, “O günden bugüne üniversitelerimiz, emperyalist güçlerin güdümünde, Kenan Evren ve diğer darbeci generallerin kafa kafaya vererek hazırladığı bu yasa metni ve dolayısıyla YÖK düzeniyle yönetiliyor” denildi.
34 yıllık bu süreçte değişmeyen en önemli amacın iktidarı ellerinde tutanlar tarafından “makbul görülmeyen” her ne varsa bunların kontrol altına alınması, yasaklanması ya da toplumda karşılık bulmasının engellenmesi olduğunun kaydedildiği açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Ayrıca bu güç sayesinde, yükseköğretim hizmeti de hızla alınır satılır bir meta haline getirilmiş, toplumun değil patronların ihtiyaçlarını karşılamaya endeksli bir sistem inşa edilmiştir. Bu nedenledir ki böylesi muazzam bir kudreti ellerinde tutanlar, “YÖK’ü kaldırma” vaatlerinden her daim çark etmişler, YÖK’ün kendi siyasi ve ekonomik çıkarlarına hizmet etmesinden istifade etmekte bir beis görmemişlerdir.
Bu tablo içerisinde yer alan üniversitelerimize yakından baktığımızda, üniversiteler arasındaki nitelik farkı, bilim emekçiklerine dayatılan güvencesiz bir çalışma ortamı, piyasa koşullarına teslim olmuş bir eğitim ve araştırma faaliyeti düzeni ile rektörler ve etraflarındakilerin diktatör özentisi hal ve tavırları karşımıza çıkmaktadır.
Artık, tek başına YÖK’ün kaldırılması yetersizdir. Onun bugüne kadar yerleştirdiği bu düzenin köklerinden sökülüp atılması gerekmektedir. Ancak, üniversitelerin yeniden özgürlüğüne kavuşabilmelerinin ve insan, toplum, doğa yararına faaliyet gösterebilmelerinin yolu, tam da bugüne kadar uygulanan politikaların terk edilmesiyle mümkün olabilecektir. Kamusal finansman, kurumsal özerklik, iş güvencesi, akademik özgürlükler ve üniversite bileşenlerinin yönetim ve denetim mekanizmalarında yer aldığı eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik özyönetim ilkeleri garanti altına alınmadan böylesi bir kopuşun sağlanamayacağı da unutulmamalıdır.
Bizler de bu bilinçle, idari ve teknik personelden öğretim elemanlarına, öğrencilerden taşeron işçilerine kadar tüm üniversite bileşenlerinin sorunlarına çözüm üretmek, üniversitelerimizi her türlü ayrımcılığın ve eşitsizliğin ortadan kalktığı, insan, toplum ve doğa yararına faaliyet yürüten kurumlara dönüştürmek için tüm gücümüzü seferber etmeye devam edeceğiz.”
(Haber Merkezi)
Editör: TE Bilisim