“Etin kokmuş olması bir son değildir, ama tuzun kokmuş olması, yolun sonuna gelindiğinin işaretidir” diyen Özsaçmacı, AK Parti’nin dünyada belki de örneğine rastlanmayacak şekilde, mevcudiyet nedeni olan milletine karşı takiyyeye girişen bir parti olarak şimdiden siyasi tarihteki yerini aldığını kaydetti.

“AK Parti önce, demokrasi ve milli irade demiştir; sonra kendi iradesini, milletin iradesinin önüne geçirmiştir” diyen Özsaçmacı, yaptığı açıklamasında iktidara yönelik eleştirilerini şöyle sürdürdü:

“İktidara geldikten sonra, başta söylediği her şeyin tersini yapmış, vadettiği tüm ilke ve söylemleri ile çelişkiye düşmüştür. AK Parti önce, hukuk, adalet demiştir; sonra hukuka uymak yerine hukuku kendisine uydurmuş, yasaların objektifliği ve tarafsızlığını göz ardı ederek “AK Partilinin hukuku”, “Ötekilerin hukuku” ayrımını yaratmıştır. Hakim ve savcıları adeta partinin memurları haline getirmiş, yüksek yargı organlarını, baroları tehdit etmekten geri durmamıştır.

AK Parti önce, demokrasi ve milli irade demiştir; sonra kendi iradesini, milletin iradesinin önüne geçirmiştir. YSK’yı kendi partisinin “ Seçim başkanlığı” haline dönüştürmüş, son İstanbul Seçimlerinde takındığı tavırla sandığı yok saymış, serbest seçimlerin içini boşaltmıştır.

AK Parti önce, toplumsal barış demiştir, kardeşlik, milli bütünlük, sosyal dayanışma diye terennüm etmiştir; sonra toplumu 36 adet alt kimliğe onları da bin bir parçaya ayrıştırma işine soyunmuştur.

AK Parti önce, fukaralığı ortadan kaldıracağım diye gelmiş, kalkınma, gelişme kelimelerini telaffuz etmiştir; sonra kendi yandaşlarına şirketler kurdurmuş, Kamu İhale Kanununda yüzü aşkın değişiklikler yaparak, bu şirketlere ballı börekli ihaleler vermiş, özelleştirme adı altında milyar dolarlık KİT’leri yok pahasına peşkeş çekmiştir.

Literatürümüze “Gemicikler” kelimesini kazandırmış, evlatlarını, kardeşlerini, yandaşlarını “Karun” lar kadar zengin etmiştir. Bir avuç hısım-akraba dışında, milletimiz, açlığa mahkum edilmiştir. Anlaşılmaktadır ki, AK Partinin savaş açtığı fukaralık değil bizatihi garip gureba, fukaraların kendisidir.

AK Parti önce, yaratılanı “yaradan”dan ötürü seviyoruz, insanlar Allah’ın bize emanetidir diye gelmiş; sonra farklılıklarına saygı göstermek yerine milletimiz etnik ve mezhep temelinde ayrıştırılmaya çalışılmıştır. Etnik ve mezhepsel hassasiyetler nedeniyle toplumsal çatışma riski had safhaya çıkmıştır.

AK Parti önce, “Türkiye’nin komşularıyla iyi geçineceğiz”, “sıfır sorun olmuş, bu coğrafyada neredeyse kavga etmediğimiz ülke kalmamıştır.

Sayın Genel Başkanımızın, bir gece vakti, evinin önüne kadar giden şer güçler, Sayın Kılıçdaroğlu’nu linç etmek üzere kalkan eller, atılan nefret çığlıkları ve gazeteci Yavuz Selim Demirağ’a öldürme kastıyla vurulan sopalar, toplumumuzu büyük bir kaygıya ve korkuya sevk etmiştir. Ama asıl vahim olan, bu saldırılara “Dur” demesi gereken hükümetin ve yargının yanlış yerde konuşlanması ve mağdur yerine, saldırganların yanında saf tutmasıdır.

Maalesef, saldırganlar, hukuk önünde cezasız kalmıştır. Bunun yıkıcı tesirleri önümüzdeki süreçte görülecektir. Yargının jet hızıyla verdiği beraat kararları ile muhalefete “ayağınızı denk alın”, “haddinizi aşmayın”, saldırganlara da “ne yaparsanız yapın, AK Parti arkanızdadır” mesajı verilmektedir. Bu algı toplumda derinlik kazandığı takdirde, milletimizin bir arada yaşama arzusu ve kararlılığında “telafisi mümkün olmayacak zararlara” yol açacaktır.

Bu konuda hükümeti ve hükümet yetkililerini bir kez daha uyarıyoruz. Bu vebalin altından kalkamazsınız, bu ateş herkesi yakar.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim