8 Nisan 1924'te şeriye mahkemelerinin kaldırıldığını, 4 Nisan 1926'da Medeni Kanun’un kabul edildiğini, 29 Nisan 1926'da ilk kadın yargıçların atandığını belirten Eke, “5 Aralık 1930'da belediye seçimlerinde kadınlara seçme hakkı tanınmıştır. 26 Ekim 1933 tarihli köy kanunu ile muhtar seçme, köy heyetine seçilme hakkı tanınmıştır. 5 Aralık 1934'te ise Anayasa'da yapılan değişiklikle kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır” dedi.

Kadınlara tanınan bu hakların o yıllarda birçok Avrupa ülkesinde bulunmayışının Atatürk'ün Türk kadınına ve demokrasiye verdiği önemi ortaya koyduğunu kaydeden Eke, açıklamasının devamında şunları dile getirdi:

“Kadınlara seçme ve seçilme hakkı Finlandiya’da 1906’da, Norveç'te 1913'te, Rusya'da 1917'de, Almanya'da 1918’de, Kanada’da 1920'de tanınırken Fransa'da 1944'te, Japonya'da 1945’te, Meksika’da 1946'da, İtalya'da 1948'de tanınmıştır. İsviçre'de ise kadınlar ancak 1971'de bu haklara kavuşabilmişlerdir.

“KADINLARIN BİRÇOK SORUNU HALEN ÇÖZÜME KAVUŞMUŞ DEĞİL”

“Türk kadını; çağdaş, demokratik ve laik bir Türk toplumunu hedefleyen Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yapılan düzenlemelerle seçme, seçilme hakkı olmak üzere birçok hakka sahip olmuştur. Kadınlarımıza birçok haklar verilmesine rağmen, bugün dahi kadınlarımızla ilgili birçok sorun ne yazık ki çözülememiştir. Eğitimde eşitsizlik, kız çocuklarının okula gönderilmemesi ve erken yaşta evlilikler devam etmektedir. Çalışma yaşamında, sosyal yaşamda ve siyasette cinsel ayrımcılık ortadan kaldırılamamıştır. Kadınlara yönelik şiddet ve kadın cinayetleri son yıllarda çok fazla artış göstermiştir. Neredeyse her gün bir kadın cinayete kurban verilmektedir. Kadın cinayetlerinin önlenmesi için 6224 nolu yasa ve İstanbul sözleşmesi uygulanmalıdır. Biz Cumhuriyet kadınları; sahip olduğumuz haklarımızı gerektiği gibi kullanmak için var gücümüzle mücadele etmeliyiz. İktidar sahiplerinin haklarımızı gasp etmesine izin vermemeliyiz.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim