Şimdi can ve mal kaybı yaşayan insanların acılarına ortak olmak için vakit kaybetmeden hemen harekete geçme zamanı olduğunu belirten Gül, açıklamasına şu şekilde devam etti:

“Felaketin meydana geldiği bölgedeki sendika şubeleri ile iletişimde olan Konfederasyonumuz ve üye sendikalarımız kış koşullarında depreme yakalanan yurttaşlarımızın acil ihtiyaçlarını karşılamak, yaşanan acının yaralarını sarmak için tüm imkân ve olanaklarını seferber etmeye hazırdır.

Böylesine derin ve büyük acıların ardından söz söylemenin, baş sağlığı dileklerinde bulunmanın yaşanan acılar karşısında ne kadar kifayetsiz kaldığını biliyoruz. Ancak bazı gerçekliklerin altını tekrar çizmekte fayda görüyoruz.

Bilindiği üzere bilim insanlarımız, meslek odalarımız, konunun uzmanları özellikle binlerce yurttaşımızın hayatına mal olan 17 Ağustos Marmara felaketinin ardından Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğuna dikkat çekerek depremle birlikte yaşamayı öğrenmek için alınan tedbirlerin artırılması gerektiğinin altını çizmektedir.

Yıllardır bilim insanlarımız ve meslek odalarımız tarafından yapılan açıklamalarda, uyarılarda depremin büyüklüğü ve şiddeti kontrol altına alınmayan bir doğa olayı olduğu ifade edilerek bu doğa olayının felakete dönüşmemesinin başta devletin daha sonra vatandaşların alacağı önlemlerle engellenebileceği, depremin değil, yanlış politika ve uygulamaların kayıplara neden olduğu vurgulanmaktadır.

Ancak ne yazık ki yıllardır başta 17 Ağustos 1999 Marmara ve 23 Ekim 2011 Van felaketi olmak üzere binlerce insanımızın hayatına mal olan depremlerden yeterince ders çıkarıldığını ve önlemlerin artırıldığını söylemek mümkün değildir.

Cuma gecesi Elazığ ve Malatya’da yaşanan felaket ülkemiz için önemli bir uyarıdır.

Başta ülkeyi yönetenler olmak üzere herkes olası depremlerde can ve mal kayıplarının önüne geçmek için bilim insanlarımızın, meslek odalarımızın yıllardır yaptığı uyarılara kulak vermelidir. Depremin can ve mal kayıplarını artıran bir felakete dönüşmesini sağlayan, plansız ve çarpık kentleşme ile sonuçlanan ranta dayalı imar politikalarından, imar affı gibi kaçak yapılaşmayı olağan hale getiren politikalardan derhal vazgeçilmelidir.

Halkın can güvenliğini temel alarak bu yanlış politikaları eleştirenleri her fırsatta hedef tahtasına koyan söylem terk edilmeli, bilim insanlarımızın, meslek odalarımızın ve konunun uzmanlarının görüşleri alınarak acilen bir deprem politikası oluşturulmalıdır.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim