“24. mücadele yılımızı kutlarken, geçmişten bugüne savunduğumuz ilke ve değerlerimizi geleceğe taşımak için bütün gücümüzü seferber edeceğimize söz veriyoruz” diyen Gül, 23 Ocak 1995’te tüm yasak ve engellemelere rağmen başlattıkları onurlu yürüyüşü, giderek ağırlaşan koşullarda yaşanan tüm haksız ve hukuksuz uygulamalara rağmen onurla, dirençle ve kararlılıkla sürdürdüklerini dile getirdi.

Eğitim Sen’in tarihinin, eğitim ve bilim emekçilerinin yüz yıllık mücadele tarihi olduğunu kaydeden Gül, konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS), Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER), Eğit-Der, Eğitim-İş, Eğit-Sen, Öğretim Elemanları Sendikası (ÖES) sürecinden aldığı gelenek üzerinden inşa edilmiştir. Eğitim Sen, mücadele tarihimizin birikimlerinden öğrenerek her türlü baskı ve engellemeye rağmen, geçmişinden devraldığı mücadele değerlerini koruyarak geleceğe taşımaya çalışmıştır.

Eğitim ve bilim emekçilerinin tarihi, aynı zamanda aydınlık bir gelecek, insanca bir yaşam ve demokratik Türkiye için yürütülen mücadelenin tarihidir. Eğitim Sen, eğitim ve bilim emekçilerinin eğitimde ve toplumsal yaşamda oluşturulmak istenen zifiri karanlığı yırtan fiili mücadelesi sonucunda okullarda, üniversitelerde, eğitim kurumlarında inşa edilmiş bir mücadele örgütüdür. Eğitim Sen eğitim ve bilim emekçilerinin sesi, taleplerinin takipçisi olarak mücadeleci kimliğinden ödün vermeden 24 yılı geride bırakmıştır.

Eğitim Sen, mücadele tarihinde sadece sendikal hakların değil, aynı zamanda demokrasi mücadelesinin öznesi olmuş, faşizme, her türlü baskı ve tehdide, anti-demokratik uygulamalara ve ülkedeki her türlü ayrımcılığa karşı mücadele etmiştir. Eğitim Sen’in mücadelesi aynı zamanda, düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlanması, farklı kimlik ve kültürlerin kendilerini özgürce ifade edebildiği, kamusal alanda kendisini temsil edebildiği gerçek anlamda laik ve demokratik bir Türkiye’nin yaratılması mücadelesidir.

Eğitim Sen’in mücadele tarihi diğer bir yönüyle de, emeğin kazanılmış haklarının ortadan kaldırılmasına, eğitimde yaşanan ticarileştirme ve eğitimi dinselleştirme uygulamalarına, her türlü güvencesiz, esnek ve angarya çalışma uygulamaları üzerinden çalışma yaşamının tamamen güvencesiz hale getirilmesine, kadınlar ve çocuklara yönelik her türlü şiddet ve istismara karşı mücadelenin tarihidir.

Bizler açısından emek, barış ve demokrasi mücadelesinin bir bütün olduğunu ve birbirinden ayrı değerlendirilemeyeceği açıktır. Bu nedenle Eğitim Sen, karanlığa karşı aydınlığın, eşitsizliklere karşı adaletin, baskılara karşı demokrasinin, cinsiyet ayrımcılığına karşı kadınların, savaşa ve şiddete karşı her zaman yaşamın ve barışın savunucusu olmuştur

Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu ağır ekonomik ve siyasal baskı koşullarında siyasi görüşü, cinsiyeti, inancı, etnik kimliği, hatta yaşam tarzı açısından iktidarın potansiyel tehdit olarak gördüğü eğitim ve bilim emekçileri ve onların örgütlü gücüne yönelik baskılar giderek artmaktadır. Ülkede son sürat inşa edilen anti demokratik rejim, başta eğitim alanı olmak üzere, günlük yaşamın her alanını kuşatmış durumdadır.

Mücadele tarihimiz boyunca iktidarların her türlü baskı, sürgün ve soruşturmalarına karşı, özellikle 15 Temmuz sonrasında gerçekleşen hukuksuz ihraçlar ve açığa almalar, örgütlü mücadelemizi hedef alan her türlü hukuksuz girişim karşısında ‘Birlikte Güçlüyüz, Eğitim Sen’de Örgütlüyüz!’ şiarıyla, içinden geçmekte olduğumuz zorlu süreci atlatacağımıza olan inancımız tamdır.” (Taner ŞİMŞEK)

Editör: TE Bilisim