Ormana karşı büyük bir sadakat sınavının eşiğinde olunduğunu anlatan Gül, “Dost diye sarıldığımız toprak, minnetle başımızı çevirdiğimiz gök, üzerine türküler yaktığımız, şiirler yazdığımız ağaç her geçen gün azalmakta. Dünyada her yıl 16 milyon hektar orman alanı yanmaktadır. Son 30 yılda dünya orman örtüsünün beşte biri yok oldu. Dünyamız dakikada 21 hektar orman alanı kaybediyor” dedi.
Atalardan devralınan ve çocuklara miras bırakılacak ormanların çok büyük bir tehlikenin tehdidi altında olduğunu söyleyen Gül, binlerce yıldır doğanın dostu olan insanın, onarılması çok güç bozulmalara neden olduğunu kaydetti. Gül, “Bizi karamsarlığa sürükleyecek bu liste çok uzun, her birini burada ayrı ayrı saymaya da imkân yok. Ancak bizlere düşen görev yılgınlığa ve umutsuzluğa kapılmadan konunun farkına varmak ve çalışmalarımıza hız vermektir. Ormanların korunması için çıkarılan yasalar, verilen eğitim, alınan önlemler bir noktaya kadar başarı sağlamakta ancak o noktadan sonra insanlar vicdanlarıyla baş başa kalmaktadır. Bu yüzden ağaç sevgisini kalplere seslenerek duyurmak gerekir” dedi.
Ormanların günlük hayatın ayrılmaz bir parçası olması gerektiğini söyleyen Gül, “Tabiat ile iç içe, kucak kucağa yaşayan, toprağı “ana” olarak vasıflandıran Türk milletinin özünde ağaç ve orman her zaman yer almıştır.
Özünde ağaç ve orman sevgisi bulunan Türk Milleti’nde Orman Haftasının 21-26 Mart tarihleri arasında kutlanması da tesadüfi değildir. Çünkü "baharın başladığı zaman", "toprağın uyandığı gün" ve “varoluş ve diriliş günü” şeklinde algıladığı yaratılış felsefesi diyebileceğimiz manevî bir kimlikle donattığı 21 Mart'ı Türk Milleti bayram olarak görmüş adına da "Nevruz" demiştir. Bu günü de yüzyıllardır bayram olarak kutlamıştır. Özünde olan ortaya çıkarmalı ve bayram olarak kutladığı bugünde fidanlar toprakla buluşturulmalıdır.
Bu vesile ile Türkün bayramı Nevruz’un ve Orman Haftasının üzerimizde karabulutların dolaştığı şu günlerde hayırlara vesile olmasını dilerim” dedi.
(Haber Merkezi)
Editör: TE Bilisim