Ayasofya civarında Sıhhat Yurdu Hastanesi vardı. Oraya gidip muayene olduk. Basur olduğunu ve ameliyat yapılmasını söylediler. Biz hastaneye yattık. Ameliyat da olduk. Kırk beş günden fazla hastanede kaldım. Bu müddet içinde iyileştim. Hastaneden çıktım.

Bu sırada birader Ahmet efendi Aksaray'dan bir ev satın almıştı. Çocukları da Çorum'dan geldiler. Artık tamamıyla rahat ve huzur içinde vaktimizi geçiriyoruz. Birader Ahmet efendi havadisler söylüyor.

Anadolu'da Milli Mücadele başladığını ve Mustafa Kemal Paşa'nın bu işte fevkalâde yararlık gösterdiğini ve Yunanlılara karşı tedbir alındığını anlatıyor.

İstanbul'da sekiz ay kadar durdum. Bu müddet zarfında dizanteri yine nüksetti. Yine rahatsızlık eski haliyle devam-etmeye başladı. İstanbul'un tanınmış doktorlarına Neşet Ömer beye, Mehmet Kâmil beye, Abdulkadir beye ve daha sair doktorlara muayene ve tedavi olundum. Ne çare ki tamamıyla bu hastalıktan kurtulamıyordum.

Artık Çorum'a gitmeye karar verdim. Ben İstanbul'da iken Çorum'da peder ve validem evlenmeme karar vermişler, Tütek oğlu Hacı Faik efendinin kızı Tevhide'yi münasip görerek nişan takmışlar ve bana da haber vermişlerdi.

İstanbul'da birader Ahmet efendi ile Ceridoğlu Akif efendi iştirak ederek (ortak olarak) bir manifatura mağazası açtılar. Önce Çakmakçılar başında Muradiyan hanı altında bir dükkanda işe başladılar. Daha sonra Katırcıoğlu Hanı dahilinde bir mağaza kiraladılar, oraya naklettiler.

Ben de Çorum'a gitmek üzere hazırlanarak Trabzon'a sefer yapmak üzere Galata rıhtımında bulunan Tadla isminde bir vapura ikinci mevki bilet alarak bindim. Vapur kamarasında kimse yok. Zaten Anadolu'ya az yolcu gittiğinde ne kamarada ne de güvertelerde kimseler yoktu.

Arızasız ve selametle Samsun limanına geldik. İskeleye çıktığımızda İskelede polisler tarafından sorguya çekildik. Ve beni muhafaza-i merkeze götürdüler.

Orada da sorguladılar. Samsun'da tanınanlardan iki kişinin kefaletiyle serbest olacağımı söylediler. Babam tarafından Samsun'a araba gönderilmiş. Lakin arabacıyı da arabayı da alıkoymuşlar. Arabacıyı tevkif etmişler. O zaman Samsun'da ticarette bulunan İbrahim Bey ve Arap zade Rüştü bey polis tarafından yapılan evrakı, kefil olduklarına dair imza ederek bizi tahliye ettirdiler. Dışarı çıktığımızda arabayı kurtarmak için rica ettik. Arabayı serbest bıraktılar. Akşam yaklaşmıştı. Son derece sıkılmıştım. Hemen Samsun'dan çıktık. Jandarma ve Polis akşam üzeri bizim yola çıkışımıza, tehlikeli olacağını söyleyerek karşı çıktılar. Rum eşkıyaların Türk yolcuları ellerine geçirince imha ettiklerini anlattılar. Cevabım, Allah'ın dediği olur, oldu ve yolumuzdan dönmedik.

(SÜRECEK)

Editör: TE Bilisim