Saatcı, 1 Kasım Pazar günü gerçekleşen 26. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimi’nin süreci ve sonuçlarıyla milletin yüksek feraseti ve basiretini bir kez daha tescillediği bir zemin olarak siyasi tarihe kaydedildiğini bildirdi.
Ülkenin 7 Haziran seçimlerinden sonra siyasi, ekonomik, sosyolojik ve diplomatik bağlamda içine çekilip mahkûm edilmek istendiği kara deliklerin bizzat milletin eliyle kapatıldığını ve bir daha açılmamak üzere mühürlendiğini kaydeden Saatcı, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“7 Haziran seçim sonuçlarıyla siyasi aktörlere “uzlaşma hedefli koalisyon" davetiyesi gönderen milletimiz; bu davetiyeyi "ideolojilerini dayatma", "hayırları ile milleti yok sayma" ve "sırtını terör örgütlerine yaslama" merkezli siyaset vizesi olarak kullananlara, 1 Kasım'da önüne konulan demokrasi sandıkları üzerinden kurduğu "istikrar temelli konsolidasyon" ile "verdiğim fırsatın tehdide, sağladığım imkanın riske dönüştürülmesine izin vermem" kararını deklare etmiştir.
1 Kasım seçimlerinin sonuçları sevinen ve üzülenler kendi değerlendirmelerini ve bu değerlendirmelere dayalı karar ve uygulamalarını siyasetin kendi kuralları içerisinde hayata geçirecektir. Bu noktada, her siyasi parti kendi iç dinamikleri ile birlikte milletin seçim sonucuyla verdiği mesajı da dikkate almak, yarına dair siyaset stratejisini, siyasi söylem ve eylemlerini, merkezinde millet ve iradesinin olduğu bir kurguyla belirlemek sorumluluğuyla hareket etmelidir. Seçim süreçlerinde "seçmen" sıfatıyla farklı siyasi partilere ve eğilimlere destek vermek, demokrasinin gereği ve vazgeçilmezi olan "tercih özgürlüğü" kapsamında olup "ayrışma, kutuplaşma, kamplaşma" değil bireylerin "farklı siyasi partilerde uzlaşma" tavrıdır. Bu noktada, seçim sürecinde "seçmen" sıfatı üzerinden farklı tercihlerde bulunmak demokratik seçme hakkının gereğidir ve saygıya muteberdir. Seçim sonuçlarıyla oluşan "millet iradesine ve oluşacak tek partili hükümet idaresine saygı göstermek" de, demokratik olgunluğun, demokrasi kültürünün gereğidir.
Bu yolculuğun varış limanı; bütün dünya mazlumları için merhameti kuşanan "Yeni Türkiye", dünyanın bütün zalimlerine isyanı haykıran "Güçlü Türkiye", bütün insanlık için adalet, barış, huzur ve adil paylaşıma dayalı kalkınma ve refah getirecek olan "Beşten Büyük Dünya" olmalıdır. 1 Kasım seçimi sonucunda ortaya çıkan tablo, elbette siyaset kulvarının kendi parametreleri üzerinden bütün siyasi partileri sevindirmemiştir. Ancak, 2 Kasım'dan itibaren herkesi sevindirecek, herkese kazandıracak süreçler ve sonuçlar için hep birlikte sorumluluk almalı, istisnasız herkes elini, bedenini taşın altına koymalı, sevincini ya da üzüntüsünü "ötekileştirme" malzemesi yapmaktan kaçınmalıdır.
26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri, milletin meclisinin dört partiden oluştuğu, icraatlarıyla milletin beklentilerini karşılama sorumluluğunu üstlenecek hükümetin ise tek partiden oluşacağı bir siyasi fotoğrafı ortaya koymuştur. Şüphesiz ki; bu sonuç nedenler ve niçinler üzerinden tartışılacaktır. Ancak, Memur-Sen olarak; milletimizin, iradesiyle ürettiği bu sonuçla birlikte ortaya çıkan etkilere ve beklentilere yönelik bazı ön hatırlatmaları ve gözlemleri ifade etmek milletimizin ve kamu görevlilerinin sendikal zemindeki yetkili sivil toplum örgütü olmamızın yüklediği bir sorumluluktur.”
(Haber Merkezi)
Editör: TE Bilisim