Yeni Türkiye vizyonu adı altında AKP’nin devleti ve ülkeyi dönüştürürken toplumsal yaşamı ve eğitim sistemini de değiştirdiğini kaydeden Öztürk, “Yıllardır özellikle eğitim sistemi üzerinden hayata geçirilen ve pedagoji bilimine tamamen aykırı olan politika ve uygulamalar geçtiğimiz 12 yıl içinde tarihte hiç olmadığı kadar artmıştır. Okulöncesi eğitimden üniversitelere kadar eğitim sistemi, bilimin en temel evrensel gerçekleri yok sayılarak, iktidar tarafından sürekli istismar edilen dini kural ve referanslara göre düzenlenmektedir” dedi.

“DAYATMALARA VE YOK SAYMAYA KARŞI AYAKTAYIZ”
“Eğitimde 4+4+4 dayatması sonrasında gündeme getirilen karma eğitimi kaldırma girişimleri, öğrencileri imam hatiplere yönlendirme, normal ortaokullar içinde imam hatip sınıflarının açılması, reşit olmayan kız çocuklarının zorla başının kapatılması, okullara zorunlu mescit uygulaması, ders kitapları ve müfredattaki değişimler, binlerce eğitim yöneticisinin tasfiyesi ve son olarak içeriği itibariyle din şurası şeklinde gerçekleşen 19. Milli Eğitim Şurasında alınan kararlar, bizler için bardağı taşıran son damla olmuştur” diyen Öztürk, laik ve bilimsel eğitim için, dayatmalara ve yok saymaya karşı ayağa kalktıklarını ve itiraz ettiklerini söyledi.

“ZORUNLU DİN DERSLERİ KALDIRILSIN”
12 Eylül askeri darbesi sonrasında uygulanmaya başlanan zorunlu din dersinin yıllardır din ve vicdan özgürlüğünün açıkça ihlal edilerek uygulandığını söyleyen Öztürk, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi zorunlu din dersinin, din ve vicdan özgürlüğünün ihlali olduğuna karar vermiş, ancak yargı kararlarına rağmen bugüne kadar gerekli adımlar atılmamıştır.
AKP’nin geçmiş iktidarlardan miras alarak sürdürdüğü “tekçi” bakış açısı, toplumun farklı inanç ve kimliklerine yönelik ayrımcı uygulamaları arttıran, onları ötekileştirmeye aşağılamaya hatta yok saymaya dayanan uygulamalar ile eğitimin ve ülkenin Ortaçağ zihniyetine göre düzenlenmek istendiği görülmektedir” şeklinde konuştu.

“DEVLET BÜTÜN İNANÇ VE KİMLİKLERE EŞİT MESAFEDE OLMALI”
Gerçek anlamda eşit, özgür ve laik bir eğitimin ancak demokrasinin, eşitliğin, temel hak ve özgürlükler alanının genişlemesi, bütün yurttaşların eşit haklar temelinde, barış içinde bir arada yaşaması ile mümkün olduğunu kaydeden Öztürk, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Toplumun eşit, özgür ve demokratik yaşamdan yana olan bütün ilerici emek ve demokrasi güçleri ile birlikte iktidarın dayatmalarına, asimilasyoncu politikalarına, alttakilere din iman üsttekilere han hamam siyasetine karşı sonuç alıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğimiz bilinmelidir. Bizler; yoksulluğa, eşitsizliğe, sömürüye karşı asla boyun eğmeyeceğiz.

“ÇOCUKLARIMIZIN VE ÜLKEMİZİN GELECEĞİNE SAHİP ÇIKACAĞIZ”
Eğitimin gerçek anlamda demokratik, bilimsel ve laik bir içerikte örgütlenmesi, herkesin kendi anadilinde eğitim almasının sağlanabilmesi için, tüm halkımızı çocuklarının ve ülkenin geleceğinden endişe eden veliler, eğitim ve bilim emekçileri olarak bir günlük uyarı boykotu ve iş bırakma eylemi gerçekleştiriyor, çocuklarımızın ve öğrencilerimizin geleceğimize sahip çıkmayı sürdüreceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.
Eğitim sistemi ve okulların tamamen siyasi tamamen iktidarın denetimine girmesine ve egemen ideolojiye teslim edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Bugün ülke çapında gerçekleşen hem okul boykotu ve iş bırakma eylemimiz siyasi iktidara yönelik toplumun vicdanının sesini yansıtmaktadır. Siyasi iktidarı, toplumu din, dil, mezhep ve kimlik farklılıkları üzerinden kutuplaştırma politikalarına son vermeye, kamusal, bilimsel, laik ve anadilinde eğitim karşıtı uygulamalarını derhal durdurmaya çağırıyoruz.”
(Taner ŞİMŞEK)
Editör: TE Bilisim