Atatürk'ün önderliğinde kazanılan bağımsızlık savaşının ardından imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nın ulusumuzun askeri zaferini ve haklılığını dünyaya ilan eden çok önemli bir belge olduğunu kaydeden Yaşar, “Bu belge, ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütün olan Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını, ekonomik ve siyasal bağımsızlığını uluslararası düzeyde tartışmasız biçimde kabul ettirmiştir” ifadelerini kullandı.

İsmet İnönü’nün Lozan’da emperyalist güçlere karşı büyük direnç sergilediğini ve Türk tarihi açısından önemli bir diplomatik zafer kazanarak ezilen mazlum uluslara cesaret, güven ve umut aşıladığını belirten Yaşar, açıklamasına şu şekilde devametti:

“Anadolu'nun parçalanmasını öngören Sevr Antlaşması'nı geçersiz kılan Lozan Barış Antlaşması, Atatürk'ün tanımıyla “Türk ulusu aleyhine, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın çöküşünü bildirir bir belgedir.”

Lozan Barış Antlaşması, geçmişte emperyalist devletlerin Ortadoğu ve Asya’ya ilişkin planlarını nasıl bozmuşsa, günümüzde de bağımsız ve laik bir Türkiye Cumhuriyeti, varlığıyla bölgeye yönelik emperyalist planlara engel oluşturmaktadır. Bu nedenle, Sevr'i hortlatmak isteyenler, Lozan'ın kazanımlarını yok etmek istemektedir.

Bugün özellikle AKP iktidarı döneminde, 94 yıl önce elde edilen Lozan Antlaşması'nın kazanımlarına sahip çıkılmamakta, Lozan müzakereleri sırasında yapılan baskı ve dayatmalarının benzerlerine direnç gösterilmemektedir.

Ülkemiz başta Suriye olmak üzere her taraftan ateş çemberiyle kuşatılmıştır. Komşularımızla sıfır sorun diye yola çıkan siyasal iktidar, emperyalist güçlerin dünyayı paylaşma planlarının adeta taşeronluğunu yaparak ülkemizi büyük bir savaşın eşiğine getirmiştir. Ortadoğu’da Türkiye dâhil birçok ülkenin ulusal sınırlarının değiştirilerek, sömürgecilere bağlı yeni devletler kurulmaya çalışılmaktadır. Siyasal iktidar, bu planın gerçekleşmesine yardımcı bir dış politika izleyerek Lozan’ın tarihsel ruhuna aykırı davranmaktadır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz yıl, sarayda muhtarlarla yaptığı toplantıda, “1920'de bize Sevr'i gösterdiler. 1923'te Lozan'a razı ettiler. Birileri bize Lozan'ı zafer diye yutturmaya çalıştı” sözlerini sarf etmesi de bu davranışı destekler niteliktedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin, uluslararası meşruiyetini sağlayan hukuk belgesiyle sorunlu bir Cumhurbaşkanının bu söylemi, onun ve siyasi iktidarın hangi ruh ve köklerden beslendiğini ortaya koyar niteliktedir.

Lord Curzon’un Lozan görüşmeleri sırasında İsmet İnönü’ye savurduğu “İleride dara düşüp bize yardım için geldiğinizde, burada reddettiğiniz her şeyi, cebimden çıkartıp önünüze koyacağım” şeklindeki tehdit bugün hala geçerliliğini korumaktadır.

Eğitim-İş olarak Lozan Antlaşması'nın 94. yıldönümünü kutluyor, başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere, Lozan görüşmelerini yürüten büyük devlet adamı İsmet İnönü ile emeği geçen bütün çalışma arkadaşlarını saygıyla anıyoruz.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim