Yaşar, bugün atamalarla ilgili olarak yaşanan en büyük sorunun Milli Eğitim Bakanlığı’nın kadrolu öğretmen atamak yerine, iş güvencesiz, düşük ücretli ve her türlü haktan yoksun binlerce ücretli öğretmen çalıştırması olduğunu söyledi. Ücretli öğretmen uygulamasının hem eğitimin niteliğini düşürdüğünü, buna bağlı olarak sıfırcı öğrenci sayısını hızla artırdığını kaydeden Yaşar, hem de mesleğini yapamayan yüzlerce öğretmeni psikolojik sorunlara ittiğini dile getirdi.
İlhan Yaşar, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Bakanlığın resmi rakamlarına göre 120 bini aşan öğretmen açığına rağmen, eğitim fakültelerinden mezun olup mesleğini yapamayan binlerce öğretmen adayı, sesini eylemlerle, açlık grevleriyle ve bakanlık önünde diplomalarını yakarak duyurmaya çalışmaktadır. İnsanlık onuru ile bağdaşmayan bu durum, siyasi iktidarın öğretmenlik mesleğine biçtiği değeri de gözler önüne sermektedir.
Öğretmenlik mesleği, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 43. maddesinde; “devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleği” olarak tanımlanmıştır. Buna bağlı olarak devletin öğretmenlerden temel beklentisi, “Öğretmenler bu görevlerini Türk Milli Eğitiminin amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak ifade etmekle yükümlüdürler” biçiminde özetlenmiştir.
Öğretmen ihtiyacını kapatmak için, öğretmen niteliğini taşımayan kişilerin bu göreve atanması öğretmenliğin özel bir ihtisas mesleği olduğuna ilişkin söz konusu kanun maddesine de aykırıdır.
Öğretmen açıklarına son vermek için öğretmen ihtiyacı kadar kadrolu öğretmen ataması yapılmalıdır. Sözleşmeli öğretmen uygulamasından derhal vazgeçilmeli, öğretmen yetiştirme ve atanması konusunda, iktidarlara göre değişen politikalar değil mutlaka milli bir politika benimsenmelidir.”
(Haber Merkezi)
Editör: TE Bilisim