Hayvanların korunmasıyla ilgili komisyon tarafından hazırlanan rapor hakkında bilgi veren Odabaş,  “Hayvan hakları” kavramlarının modern hukuk kuralları içerisinde 1970’li yıllardan itibaren yer almaya başladığını, insanların, içinde yaşadığı çevreye karşı olan sorumlulukları konusunda son yıllarda artan duyarlılığın, bu kavramların hukuki metinlerde sıkça yer almasına neden olduğunu ifade etti.
 Hayvanlara kötü muamele ve hayvanların neden olduğu zararlara ilişkin yasal düzenlemeler ise ceza kanunları kapsamında değerlendirildiğini anlatan Ali Sami Odabaş, 2004 yılında kabul edilen 5237 sayılı yeni Türk Ceza Yasası’nın 151’inci maddesinin ikinci fıkrasında “Haklı bir neden olmaksızın, sahipli hayvanı öldüren, işe yaramayacak hâle getiren veya değerinin azalmasına neden olan kişi hakkında  mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası’ öngörülmüştür. Yasanın 181’inci maddesinin 4’üncü fıkrasında, toprağa, suya veya havaya zararlı atıkları kasıtlı olarak bırakarak “insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden” olunması halinde, beş yıldan az olmamak üzere hapis cezası ve bin güne kadar adlî para cezası verileceği ifade edilmiştir. 5237 sayılı Yasanın “Müstehcenlik” ile ilgili olan 226’ncı maddesinin 4’üncü fıkrasında da hayvanlarla ilgili müstehcenliğin cezalandırılacağı hükmü bulunmaktadır” dedi.
Sahipsiz hayvanlar ile ilgili çalışmaların 1991 yılına kadar belediyelerin görev ve sorumluluk alanına girerken, bu tarihte Çevre Bakanlığı’nın kurulmasıyla sorumluluğun bu iki kurum arasında paylaştırıldığını kaydeden Odabaş, “5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kabul edilerek, 1 Temmuz 2004 gün ve 25509 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Bu kanunun amacı; hayvanların yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır.
Bu kanun hükümleri ile hem evcil hayvanların korunması, sahiplenilmesi, ticareti, bakım ve gözetimi hem de yabani hayvanların korunması güvence altına alınmıştır.
Kanun hükümlerine aykırı davranılması halinde de çeşitli cezai müeyyideler öngörülmüştür. 
Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanununda öngörülen durumlar dışında öldürülmeleri” yasaklanmıştır.
Yasaklanan fiiller arasında hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek yer almaktadır.
Hayvanı gücünü aşan fiillere zorlamak; eğitim almamış ve onaltı yaşından küçük kişilere ev ve süs hayvanı satmak; hayvanları hasta, ileri gebe ve yeni ana iken çalıştırmak, uygun olmayan koşullarda barındırmak hükümleri de yasaklar arasında yer almaktadır.
Ayrıca, hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak, işkence yapmak; acı, ıstırap ya da zarar veren yiyecekler ile alkollü içki, sigara, uyuşturucu ve bunun gibi bağımlılık yapan yiyecek veya içecekler vermek; Pitbull , Japanese Tosa gibi tehlike arz eden hayvanları üretmek ve satmak da yasaklanmıştır” dedi.
Bir hayvana çarpan ve ona zarar veren sürücü, onu en yakın veteriner hekim ya da tedavi ünitesine götürmek veya götürülmesini sağlamak zorunda olduğunu dile getiren Odabaş, hayvan koruma kanuna aykırı davranışlara ayrı ayrı idari para cezaları öngörüldüğünü, kanunun yayımlandığı yıl itibariyle 60,00 TL’den 3.000,00 TL’ye kadar idari para cezalarının şu anda 102,00 TL ile  17.700,00 TL arasında değiştiğini ifade etti.
(Erkan BAYATLI)
 
Editör: TE Bilisim