Tıbbi problemler nedeniyle sürekli tedavi ve bakıma ihtiyacı olmasını ifade eden süreğen hastalıklardaki artışa da dikkat çeken Hayati Çam açıklamasının devamında şunları söyledi:

'Engelliler Haftası nedeniyle tespitlerimizi bir kez daha paylaşmak istiyoruz:

Resmi istatistik verilerine göre 10 milyonu aşkın vatandaşımız veya her 8 kişiden biri engelli gözükmektedir. Engellilerin engelinin % 57’si hastalık sonucu ortaya çıkması, engellilik tespitinde geç kalmanın ağırlığının ve sorunun büyüklüğünü göstermektedir. Süreğen hastalıklı (sağlık yetersizlikleri) kişi sayısı hızla artmaktadır.

Ama çevremize, çalıştığımız ve yaşadığımız ortam ile işyerlerine, cadde ve sokaklara, parklara, sinemalara, lokantalara ve benzeri kamusal alanlara baktığımızda, engelli vatandaşlarımızı göremiyoruz.

Engelli çocuklarımızdan utanıp onları evlere hapsetmek kadar ortak yaşama alanlarımızı engellilere göre düzenlemediğimiz için, dahası farklı engel guruplarına göre ne yapılması gerektiğini bilmediğimiz ve engel yaratmaya devam ettiğimiz için hayatı engellilere zehir ettiğimizin farkında değiliz.

Cadde ve sokaklarımızı, kaldırımlarımızı engellilerin kullanımına kapatmış durumdayız. Belediye başkanlarının sayıları ile çok övündükleri ve asansörleri olmayan veya çalışmayan üst geçitler sadece engellilerin değil, yaşlıların, hamilelerin, romatizmal hastalıklıların, yükseklik korkusu olanların, bebek arabası (puset) ile sokağa çıkan annelerin de korkulu rüyasıdır.

Park edilmiş araçlar, çökmüş, bozulmuş veya kilitli taş döşenmiş kaldırımlar, ayaklı reklam panoları, kesilmiş ama sökülmemiş ağaç kütükleri, bol çukurlar, gelişigüzel dikilmiş reklam ve bayrak direkleri, yükseğe asılmış çöp tenekeleri ile kaldırımlar, yalnız engellilerin değil, tüm yayalar için hayatı cehenneme çevirmektedir.

Sesli sinyal veren bina asansörleri veya sesli trafik ışıkları ile yeterince tanışabilmiş değiliz. Onarım çalışmaları yapılan kaldırımlar veya cadde/sokaklarda uydurma önlemler sadece engellileri değil, hepimizi tehdit etmektedir.

Engelliler sadece aynı mekanı değil toplumsal hayatı da paylaşmak istemektedir. Toplumsal hayata katılmak istemektedir. Sokaklarda parklarda dolaşmak/gezmek, rahat alışveriş yapmak, sinemaya/tiyatroya gitmek, lokantada birlikte yemek yemek, velhasıl herkes gibi ve herkesle birlikte yaşamak istemektedir.

Sadece kanun ve yönetmelik çıkarmakla yetinmek; sorun çözmek yerine sorunun mecra değiştirmesine ve çözümün ötelenmesinden başka bir işe yaramamaktadır.

Mevzuatın uygulanmasını denetlemek kadar, toplumsal farkındalık yaratmanın da önemli olduğunu anlamadığımız sürece, engeller yaratarak ve engelleri artırarak engellilere hayatı zehir etmeye devam ederiz.

Herşeye rağmen, Engelliler Haftası nedeniyle birlikte yaşama ilkesinin hayata geçirilmesi için herkesi duyarlılığa, arada bir kendimizi engelliler yerine koyarak 10-15 dakika empati yapmaya, herkesi ve her kurumu engel çıkarmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim