Sağlık Bakanlığı’nın hafta sonu zorunlu nöbet uygulamasına tepki göstermek amacıyla dün Sağlık İl Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması düzenlendi. Çorum Aile Hekimleri Derneği Başkanı Dr. Ali Yılmaz ve SES Çorum Şube Başkanı Merter Kocatüfek’in de destek verdiği basın açıklamasında konuşan Türk Sağlık Sen Şube Başkanı Mehmet Fatih Gök, Sağlık Bakanlığı’nın ortaya koyduğu her yeni uygulamada kervan yolda düzülür anlayışı ile hareket ettiğini söyledi. Gök, “İyi bir işgücü planlaması yapmadan, mevcut personel sayısını iyi değerlendirmeden bir uygulama yapmayı alışkanlık haline getirmiştir” dedi.
Sağlık Bakanlığı’nın bir tarafı yapayım derken öbür tarafı yıktığını dile getiren Gök, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Hekim ihtiyacından bahseden Bakanlık bu gün itibari ile 4 bin hekimi, hekimlik görevleri dışında çalıştırıyor. 4 bin hekim hekimlik yapmıyor. Almış olduğu eğitimle hiç alakası olmayan konularda idarecilik görevi yapıyor. Bunun hiçbir şekilde akıl ve mantıkla izahı yoktur.
Hastanelerde iş yükü artıyor. Acil servisler doluyor, sorumlusu aile hekimleriymiş gibi çözüm onlarda aranıyor.
Şu bilinmelidir ki: Hastaneler ve Acil Servislerdeki yığılmaların sorumlusu ve çözüm adresi Aile Hekimliği çalışanları değildir.
Bu yığılmanın sorumlusu; 15 senedir bu ülkeyi yöneten siyasi iktidar ve onun Sağlık Bakanıdır. Popilist yaklaşımlarla oluşturulan bir sağlık politikası sonucu hastaneye müracaat eden hasta sayısı ile övünen bir anlayış gün geçtikçe önemini yitiren birinci basamak sağlık hizmetinin geldiği nokta sorunun ta kendisidir.
Bu sistem, sağlık hizmetinin vatandaş için vaz geçilemeyecek bir hak olarak görmeyen bir anlayışın ürünüdür. Vatandaşına ihtiyacı kadar eşit ve ücretsiz sağlık hizmetinden faydalanması yerine, paran kadar sağlık anlayışına mecbur eden bir sistemdir.
Aile Hekimliği Sisteminde sağlık hizmeti sunan Hekiminden, Hemşiresine, ATT’sine, Ebesine ve Sağlık Memuruna kadar tüm sağlık çalışanları Aile Hekimliği Çalışanlarıdır. Bu arkadaşlarımızın görev ve sorumlulukları yönetmeliklerle önceden belirlenmiştir.
Şimdi sağlık bakanlığı tabir caizse oyun başladıktan sonra kural değiştirmektedir. Başta birinci basamak sağlık hizmeti sunmakla görevlendirilen aile hekimliği çalışanları oldubittiye getirilmek istenen uygulamalarla iş yükleri artırılmakta ve çalışma şartları ağırlaştırmak istenmektedir. Sistem içinde sağlık hizmeti sunan arkadaşlarımızın işlerini engelleyecek ve moral motivasyonlarını bozacak uygulamalara ilk önce sağlık bakanlığı itiraz etmelidir.
Aile Hekimliği sisteminde, Bakanlığın kendi belirlediği rakamlara göre bu gün için 4 bin aile hekimine ihtiyaç var. Yine Bakanlığın hesaplarına göre de 7 bin aile sağlığı çalışanına ihtiyaç vardır.
Bu ne demektir? Bu gün aile hekimliği sisteminde sağlık hizmeti veren aile hekimleri kendi görevlerinin dışında ekstra 4 bin aile hekiminin daha işini yapıyor demektir.
Bu aynı zamanda mevcut aile sağlığı çalışanı arkadaşlarımızın kendi işi dışında 7 bin aile sağlığı çalışanının daha işini yapıyor demektir.
Yani bu rakamlar, zaten iş yükü fazla olan aile hekimliği çalışanlarının iş yükünü daha da artırmaktadır. Bu gün bir aile hekimliği çalışanı 140 kalem işle uğraşmaktadır.
Onca iş yükünün yanında resmi evrak ve bürokratik işler dayanılmaz hale gelmiştir. Yetmezmiş gibi Bakanlık, aile hekimliği çalışanlarını değişik zamanlarda anketör gibi de çalıştırmak istemektedir.
Şimdi tüm bunları çalışanların önüne sorun olarak getirenler, bu sorunu çözmek yerine başka dayatmalar getirmektedir. Cumartesi nöbeti dayatmalarının peşine Pazar nöbeti dayatmasının da getirileceğini söylemektedir.
Biz de buradan diyoruz ki, Sayın Bakan; çalışanlar sizden dayatma değil, sorunlarına çözüm üretmenizi bekliyorlar. Sizden; şiddete karşı çözüm, fiili hizmet zammı yani yıpranma payı, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, daha itibarlı ve güvenceli bir çalışma ortamı bekliyorlar. Bu bir ulufe değil çalışanların hakkıdır. Tüm sağlık çalışanları sizden haklarını talep ediyorlar. Sen onlara milletin duasını referans gösteriyorsun, sen milletin duasına da mı ipotek koydun.
Bu millet sağlık çalışanlarına dua ediyor onu da sağlık çalışanları iyi biliyor. Bırak milletin duasını sen; çalışanın duasını alacak, seni iyi sözlerle yâd edecek işler yap. Yoksa unutma bu sağlık çalışanları sana beddua ediyor beddua, bunu aklından çıkarma.
Sivil toplu örgütleri eylem ve etkinliklerini, sorunlara karşı kulağı sağır, gözü kör olmuş ama yetkili makamlarla oturanları uyarmak ve harekete geçirmek için kamuoyu oluşturma adına yaparlar.
Bizim yaptığımız eylemler ve iş bırakmalar sorunlarımıza çözüm üretmek adına kamuoyu oluşturmak içindir.
Biz gerek teşkilatlarımızla, gerek aile hekimliği ve aile sağlığı çalışanları dernekleri ile yaptığımız istişareler sonucu gerekli kamuoyu oluşturmaktan uzak, eylem ve etkinliklerin sorunlara çözüm olmayacağı gibi bazılarının eline de seçim meydanlarında kullanılacak koz olacağı kanaatindeyiz.
Bu yüzden azami dikkat ve özeni göstermeli ancak kararlılığımızı da sonuna kadar devam ettirmeliyiz. Bakanlığın ceza puanları bizi yıldırmamalı. Bu anlamsız ve hiçbir derde deva olmayacak Cumartesi nöbetlerine itirazımızı yapmalıyız. Aksi durumda Pazar nöbetlerinin de yolda olduğu bakan tarafından beyan edilmektedir. İşte bu kararlılığımızı göstermek adına bugün buradayız.”
(Taner ŞİMŞEK)
Editör: TE Bilisim