“TERÖR EN BÜYÜK SORUN”
Toplumsal gerilimin arttığı dönemde terörün bir numaralı mesele olarak ülkenin gündemini işgal ettiğini kaydeden Cıdık, “Terörün nasıl çözüleceği konusunda iktidar nasıl tedbirler alınacağını, muhalefet ise nasıl bir yol izleneceğini dil getirmezse, terör sadece sayılara itibar edilerek önlenemez. Bunu ısrarla söylüyoruz. Terör ile mücadele çok kapsamlı şekilde ele alınmalı. Teröre karşı silah ebette kullanılacak. Toplumun, problemlerin, dertlerin çözülmesine ihtiyaç var” dedi.

“EKONOMİK BUHRAN, TERÖRDEN

DAHA ÇOK ETKİLİ OLUYOR”
Cıdık, ekonomik buhranın terörden daha çok etkili olduğunu belirterek, “Bugün ekonomi ise bir çıkmaza sürüklendi. Sayın Başbakan zaman zaman teşvik paketlerini açıklıyor. Ekonomini nasıl ayağa kalkacağı konusunda tedbirleri sıralıyor. Ayrılan kaynağa baktığımızda bir şey göremiyoruz. Bugünkü darboğazda müteşebbis insanlardan kaynak üretmesini beklemek bir hayal. Bu imkânı hükümetin ne yapıp yapıp bulması icap eder” ifadelerini kullandı.

“YETKİ ARTIRIMI İLE SORUNLAR ÇÖZÜLMEZ”
 Yaşanan tüm sorunların tek çözümü olarak ‘yetki artıralım’ şeklindeki yaklaşımın yanlış olduğunu dile getiren Cıdık, konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Ahlaki buhran, eğitimdeki çıkmaz bunları peş peşe sıralayabiliriz. Bir de dış politikada çıkmaz var. Suriye 6 yıldır katliam ve zoraki göçlerden sonra bugün masa başında çözülmeye çalışılıyor. O zaman da aynı hükümet vardı. Bizim bu konuları gündeme getirdiğimiz zaman masa başına oturulsaydı bu kadar insan ölmeyecek, milyonlar göç etmeyecek, Halep harabeye dönmeyecekti. Öyle bir hava meydana getirdiler ki, ‘hükümet adımlar atıyor, problemleri çözecek.  Tek çaremiz var, biraz yetkiyi artıralım’ diyorlar. Hangi konuda yetkisiz bugünkü hükümet? Sayın Cumhurbaşkanı’nın talep ettiği hangi kanun geri dönüyor? Bunlardan hiçbiri geçerli değil.

“82 ANAYASASI MİLLETİN

GÖNLÜNDE KABUL GÖRMEDİ”
Son seçimde ise oyla yüzde 50’ye yaklaştı ama oyların bereketi azaldı. Referanduma götürecek sayıya ulaşamadı. Ama şimdi istediği kanunları çıkarabilir. Eğer yapılması icap eden değişiklikler 1982 Anayasası’nı reddediyorsa neden bütünüyle ele alınmıyor. Bir değişikliğe ihtiyaç var ise sadece Cumhurbaşkanı’na bütün yetkilerin devredilmesi, hükümetin ortadan kaldırılması ile halledilmemeliydi.  Herkes diyor ki ‘82 Anayasası darbe anayasasıdır’. Evet toplumda yüzde 92 oy almıştır. Ama toplumun kalbinde kabul görmemiştir. Tehdit altında aldı.

SÖYLEDİĞİMİZ KONULAR ÇARPITILIYOR
Müzakere edilmeden yanlışlar bilinmez. Doğrular çıkarılamaz, ortaya konamaz. Müzakere edilmeden gerçekçi politikalar oluşturulamaz. Biz bugüne kadar bu konuyu dikkate alarak konuştuk. Baştan beri hep aynı şeyleri söyledik. Düşüncemizde en ufak bir değişiklik olmadı. Çünkü bugün yapılan yanlışlıkların bize doğru olduğunu gösterecek hiçbir fikir ortaya konmadı. Ama ne yazık ki, dile getirdiğimiz konular bazı kesimler tarafından çarpıtılarak verildi. Sözün bir cümlesi hatta bir cümlenin yarısı alındı başka bir cümlenin yarısına eklendi böyle diyorlar dendi. Bu ayıptır. Utanması icap eder bunu yapanların. Basın, toplumu doğru bilgilendirmeli. Ama birisi çıkar da benim söylemediğimi söylemiş gibi aktarmaya kalkarsa buna da rızamız yoktur”

“MECLİS, HÜR OLMALIDIR”
 Yaptıkları uyarılar anayasa değişikliği oylamaları sırasında ‘erken seçim tehdidi şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu kesinlikle bir vesayet sebebidir. Meclis hür olmalıdır. Varlığının sebebi, kimsenin tahakkümü altında kalmadan kendisinin görüşmeler neticesinde belirleyeceği konularda karar almaması manasına gelir. Bu konuda çok ama çok titiz olmamız gerektiği kanaatindeyiz.

“YARGI, TARAFSIZ OLMALI”
Yargı konusunda da uyarılarımızı yineliyoruz. Yargı ne Meclis’in ne de cumhurbaşkanının vesayeti altında bulunmamalıdır. Birtakım seçimler konulmuş, cumhurbaşkanına, Meclis’e bir kontenjan verilmiş. Baktığınızda ne cumhurbaşkanı ne de Meclis burada kendi gücünü ortaya koyamıyor. Ama manipülasyona açık olan bir seçim sistemi her zaman tehlikelidir. Mükemmel olan kanun, manipülasyona fırsat vermez. Cumhurbaşkanı’nı ve Meclis’te bulunan vekilleri ilzam edecek herhangi bir kararın çıkacağına edeceğine ihtimal vermiyorum. Ama o yargı organına seçilen insanlar kendileri bir minnet içinde bulunursa o zaman problem var demektir. Bugün değil, yarın. Yarın olmasa öbür gün. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı’na duyulan sevgiden dolayı ondan belki topluma bir zarar gelmez. Ama yarın ne olacak, başka biri geldiğinde ne olacak. Biz şahsa göre değil. Geleceğe göre bir anayasa yapmak mecburiyetindeyiz.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim