Birleşik Kamu İş İl Temsilcisi İlhan Yaşar, Tüm kamu emekçilerini doğrudan, ülkedeki diğer çalışanları ve emeklileri ise dolaylı olarak ilgilendiren 2018-2019 yıllarına ilişkin toplu sözleşme görüşmelerinin 1 Ağustos 2017 tarihinde başlayacağını belirterek, Türkiye’nin bir yılı aşkın süredir OHAL koşullarında ve KHK’larla yönetildiğini, OHAL’in kamu emekçilerinin ve bütün çalışanların hak arama mücadelesinin önünde büyük bir engel oluşturduğunu ifade etti. İşçilerin OHAL bahane edilerek grevlerinin yasaklanmasının bu engellemelerin en önemli örneğini oluşturduğunu anlatan Yaşar, ülkede, olumsuz bir siyasi ortamın egemen olduğu bir dönemde 2018-2019 yıllarını kapsayan sözde bir yeni toplu iş sözleşmesi sürecine girildiğini, adına “toplu iş sözleşme görüşmeleri” denilen, hükümet ve yandaş konfederasyon arasında yapılacak olan “danışıklı görüşmelerden” kamu emekçileri adına herhangi bir kazanım çıkmasını beklemediklerini dile getirdi. Herşeyin bir oyundan ibaret olduğunu, ortada ne bir toplu iş sözleşmesi ne de pazarlık masası bulunduğunu belirten İlhan Yaşar, “Kamu emekçilerine dayatılan bu sözde toplu sözleşme düzeni tam bir kurmaca ve aldatmacadır. Bu sistem Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşma ve sözleşmelerdeki taahhütlerine aykırı, çağdaş normlardan uzaktır. Çağdaş ülkelerdeki sendikaların ve çalışanların sahip olduğu hiçbir hak ve özgürlük Türkiye’deki kamu sendikalarına ve kamu emekçilerine tanınmamıştır” dedi.

Bu sözde toplu iş sözleşmesi sürecinin, görüşmeler yapılsın ama sonunda hükümetin istediği olsun yaklaşımıyla yürütüldüğünü belirten Yaşar, tarafların masaya eşit koşullarda ve özgür bir ortamda oturduğunu, masada kamu çalışanlarını temsil eden yandaş konfederasyonun, bağımlı olduğu hükümete karşı en ufak bir direnç gösteremeyeceğinin bugüne kadar bundan önce imzalamış olduğu sözde toplu sözleşmelerde anlaşıldığını vurguladı.

Yandaş konfederasyon ile hükümet arasında yapılacak bu toplu iş sözleşmesi görüşmelerinden emekçiler lehine olumlu bir sonuç alınmasının mümkün olmadığını ifade eden İlhan Yaşar, “Çalışanların grev hakkının olmadığı bir toplu sözleşme düzeninin çalışanlar lehine sonuçlar vermesini beklemek hayaldir. AKP’ye yandaş bir konfederasyon ile hükümet temsilcilerinin bir masada bir araya gelerek yaptıkları görüşmeler asla bir toplu sözleşme görüşmesi olamaz. Nitekim önceki toplu sözleşme görüşmelerinin yürütülüş şekli ve sonuçta imzalanan toplu sözleşmenin kamu çalışanları yararına hiçbir olumlu sonuç doğurmadığı bilinmektedir.

Kamu emekçilerinin örgütlenme hakkı, grev hakkı, taşeronlaşma, kamu hizmet alanlarının tasfiye edilmesi ya da tümüyle ticarileştirilmesi, işe alma, atama ve görevde yükselmelerde egemen olan partizanlık, adam kayırmacılık gibi sayılamayacak daha birçok sorun görüşme masasında konu bile edilememektedir.

Sözleşme masasında görüşülen mali ve sosyal haklar açısından da şimdiye kadar çalışanlar hiçbir kazanım elde edememiştir. Kamu çalışanları refah artışından pay alamadığı gibi enflasyona da ezdirilmişlerdir.

Sendikal hak ve özgürlükler, bütün çalışanlar için geçerli olmak üzere uluslararası sözleşmelerle teminat altına alınmıştır. Türkiye de uluslararası sözleşmelerin tarafı ve aynı zamanda uluslararası camianın bir parçası olarak bunun gereklerini yerine getirmek zorundadır. Geniş bir kesimin parasal ve diğer haklarının konuşulduğu toplu sözleşme masasında, sendikaya üye olabilecek kamu çalışanlarının yalnızca %41’ini, tüm kamu çalışanlarının yüzde 33,4’ünü, toplu sözleşmeden doğrudan etkilenenlerin en fazla yüzde 18’ini temsil eden Memur-Sen neredeyse toplu sözleşme açısından tüm yetkilere sahiptir. Böylesi bir yetki düzenlemesinin meşru olduğunu kimse iddia edemez.

Böylesine göstermelik bir toplu iş sözleşmesi masasında kamu çalışanlarının haklı taleplerinin karşılık bulmayacağını biliyoruz. Kamu emekçilerinin meşru ve haklı taleplerinin mücadeleyle alınacağı inancıyla umutsuz da değiliz.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu emekçilerin sendika özgürlüğü, grev ve toplu sözleşme hakkı, mali ve sosyal hakları için verdiği fiili ve meşru mücadelesini bu dönemde de OHAL baskılarına rağmen sürdürecektir” dedi.

(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim