8 yıl önce talanın ülkenin kalbindeki meydana kadar inmeye niyetlenmesiyle milyonlarca insanın kenti, doğayı, emeği, kardeşliği savunmak, eşitliği, özgürlüğü ve adaleti kazanmak için 80 ilde sokağa çıktığını kaydeden Özdel, “Bu sistem üretimden değil, tüketimden besleniyor. Sadece doğayı betonla değiştirmiyor, insanı da tüketiyor. Sağlık hizmeti isteyen hastanın eline sadaka sıkıştıran, kadını hayatın içinden, istihdamdan çekip eve kapatan, işçinin sağlığını değil, inşaatların hızını önemseyen, nitelikli eğitimi bir ayrıcalık haline sokan, halkı ayrıştıran, ötekileştiren, kutuplaştıran bu sisteme karşı artık susma mecburiyetini tanıdığımız kitlesel bir haykırış, halkın 'artık yeter' çığlığıydı” ifadelerini kullandı. 
Gezi’nin üzerindeki baskıdan kurtulmaya çalışan, eşitsizliğe karşı çıkan halkın derin bir nefesi olduğunu ancak o nefesin gazla boğulmak istendiğini vurgulayan Özdel, “Gezi, açılan davalarla kirletilmeye çalışıldı. Verilen beraat kararlarına rağmen milyonlarca öznesi, nesnesi, şahidi olan Gezi’yi tek bir düzgün delil dahi ortaya konulmadan yeniden ve yine yargılanmaya çalışılıyor” dedi.
Tam 8 yıl önce bugünlerde Taksim Meydanı ve Gezi Parkı başta olmak üzere yaşam alanlarına amansız bir şiddetle saldıranların karşısında; omuz omuza verdiklerini dile getiren Özdel, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Dayanışmamız ve verdiğimiz mücadele; etik, bilim, teknik ve hukuk tanımaz iktidarın Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’nı yok etme konusundaki ısrarlı çabalarının, 27 Mayıs 2013 tarihinde amansız bir şiddete dönüşmesi ile birlikte 31 Mayıs 2013 tarihinden itibaren,  ülkenin dört bir yanına yayılarak, dünya, toplum, kent ve demokrasi tarihinde izi silinemez, yepyeni ve evrensel bir boyut kazandı.
Bu onurlu direniş ve evrensel dayanışma karşısında çaresizlerin ve korkakların günden güne daha da kirlenen politikalarına, günden güne tırmandırılan şiddetine, adaletsizliğine karşı;  bıkmadan usanmadan meydanlarımıza yaşam alanlarımıza sahip çıkacağımızı tekrar ettik.
Gezi, remi tarih değil halkın yazdığı tarihtir. Gezi’de Türkiye halkı tarafından ezberler bozulmuştur. 
Bu güzel ülkenin güzel insanları Gezi parkında demokrasi ve özgürlük önemli bir kilometre taşı koymuştur.
Fabrikalarımızın, tersanelerimizin, limanlarımızın satıldığı; mega projeler, enerji ve altyapı inşaatları adı altında kıyılarımızın, ormanlarımızın, tarım alanlarımızın, derelerimizin talan edildiği; ülkemizin kentlerinin ve mahallelerinin, kentsel ve kırsal alanlarının yağmalandığı; her gün canımızı yakan işçi ve kadın katliamlarının, tacizlerin, tecavüzlerin cezasız bırakılarak sıradanlaştırıldığı; demokrasiden, hukuktan, adaletten, insanlıktan, barıştan ve doğadan yana her türlü sesin giderek artan bir baskı ve şiddetle kısılmaya çalışıldığı 2021 yılının Mayıs ayında;  
Her şeye rağmen yaşamın sesi gürleşmeye başlıyor ve bir umut iklimi ülkemizi sarıyorsa bu dayanışmamızın ve direnişimizin gücünden ve haklılığındandır.
Gezi'de Berkin'i, Ethem’i, Medeni'yi, Ali İsmail'i, Hasan Ferit'i, Abdullah'ı, Ahmet'i ve Mehmet'i bizden ayıran karanlıkla George Floyd'un nefesini kesen aynı karanlıktır. O gün de bunun karşısındaydık, bugün de karşısındayız. Barışçıl direniş her yerde bir haktır. Aramızdaki binlerce kilometreye rağmen biriz, bir aradayız. 
Çorum Emek ve Barış Platformu olarak çocuklarımızın hatıralarına ve taleplerine sahip çıkmak yüreklerimizde taşıdığımız barış ve kardeşlik duygularıyla 1 Haziran 2021 Salı günü saat 17.00’de Kadeş Barış Meydanı’nda olacağız. Bir arada birlikte olmak, birlikte barış içerisinde yaşamaktır aslında Gezi’nin bize sunduğu dil. Deresiyle, suyuyla, taşı ve toprağıyla, ormanıyla, doğasıyla. Daralan yaşam kanallarımızı birlikte açabilmek için tüm Çorum halkını Kadeş Barış Meydanı’nda bir arada olmaya, omuz omuza vermeye davet ediyoruz.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim