Salgından önce de pek çok kesim için eğitime eşit erişimin mümkün olmadığını belirten Beyaz, salgınla birlikte dünya genelinde 463 milyon öğrencinin eğitime erişiminin tamamen kesildiğini söyledi.

Salgının yaşanan eşitsizlikleri ve mağduriyetleri derinleştirdiğini ve en önemlisi de görünür hale getirdiğini kaydeden Beyaz, “Milyonlarca öğrenci eğitim hakkından eşit yararlanamıyor. Milyonlarca öğrenci kendilerine dayatılan tekçi eğitimle farklılıklarının yarattığı zenginliği değil dışlanmayı, yok sayılmayı yaşıyor. Milyonlarca öğrenci eşitsiz, yarışmacı ve rekabete dayalı eğitim sisteminin kendilerine dayattığı hayatı yaşamak zorunda kalıyor. Milyonlarca öğrenci tarikatların ve cemaatlerin ellerinde yaşamının kararmasına direnemiyor. Milyonlarca kız öğrenci çaresiz şekilde okulları terk ediyor, çocuk yaşta evliliğe zorlanıyor. Milyonlarca öğrenci sermayeye ucuz iş gücü olmaları için eğitimin dışına itiliyor. Siyasi iktidar kendi istediği geleceği oluşturmak için sürekli olarak genç kuşakların kamusal eğitim hakkını sınırlandırıyor ve bu hakkın kullanılmasını olanaksız hale getiriyor” ifadelerini kullandı.

Salgının öğrencilerin, eğitim ve bilim emekçilerinin yaşamı üzerindeki yıkıcı etkisinin her geçen gün arttığına değinen Beyaz, açıklamasına şu şekilde devam etti:

“Özelde ve kamuda çalışan milyonlarca eğitim ve bilim emekçisi ya işlerini kaybetme riski ile karşı karşıya ya da işlerini kaybetmemek için düşük ücretlerle, uzun süreler ve güvencesiz şekilde çalışmak zorunda kalıyor. Artık salgın, hem öğrenciler hem de eğitim ve bilim emekçileri için bir eğitim krizine dönüşmüş durumda.

Yoksul öğrenciler, mülteci ailelerin çocukları, anadilinde eğitim hakkından mahrum olan öğrenciler, mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocukları, kız çocukları, özel eğitime gereksinim duyan öğrencilerimiz sınav merkezli, yarışmacı ve rekabete dayalı eğitim sistemi tarafından zaten yok sayılmaktaydı. Salgınla birlikte eğitim hakkından tamamen mahrum kalan milyonlarca öğrencinin sesi olmak şimdi bizlere düşen en önemli görev. Bu gidişe daha fazla sessiz kalmak mümkün değil.

Biz Eğitim Sen olarak en kısa sürede illerde ve ilçelerde kurulacak “Eğitim İzleme Kurulları” ile eğitim alanında yaşanan tüm eşitsizlikleri, sorunları ve mağduriyetleri kayıt altına alacağız. Kayıt altına aldığımız sorunların, nedenlerini ve sonuçlarını anlamaya, çıkardığımız sonuçlar ve geliştirdiğimiz önerilerle yaşanan tüm sorunlara çözüm üretmeye çalışacağız. Sorunları çözmesi gereken tüm kamu kurumlarının görev ve sorumluklarını yerine getirmesi için üzerimize düşeni yapmaya çalışacağız. Kısacası eğitim alanında sorun yaşayan tüm kesimlerin sesi olup, yanı başlarında olacağız.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim