MEB yöneticilerinin Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği’nde değişikliğe gittiğini ve olması gereken değişikliklerin arasına şeriat ülkelerindeki kriterleri aratmayan maddeleri de sıkıştırdığını kaydeden Yaşar, “Her ne kadar yeni yönetmeliğe göre; yeni kurumların açılabilmesi için yeterince idari oda, kantin alanı, su deposu, arşiv odası gibi gerekli unsurların bulunması zorunlu kılınsa da, kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı mescitlerin oluşturulması zorunluluğu, asıl niyeti belli etmiştir” dedi.

Devletin her dine ve her dine mensup yurttaşına eşit durma ilkesi başta olmak üzere, birçok yasa ve pedagojik ilkeye aykırı olan bu hamlenin hem öğrencilerin hem de eğitimcilerin fişlenmesine; mescide gidenler ve gitmeyenler olarak muamele görmesine yol açacağını belirten Yaşar, açıklamasına şu şekilde devam etti:

“Müfredatta bilimi ve dünya tarihini yok denecek kadar azaltan ve yerine dini dersler ile yakın tarih adı altında parti propagandası koyan MEB, bu hamleyle de sahibinin sesi olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. AKP sayesinde dünya sıralamasında listenin sonunda yer alan eğitim sistemi, bu son hamleyle çağdaş kriterleri yakalamaktan iyice uzaklaşmış, “dindar ve kindar nesil” yetiştirme rotasına sokulmuştur. Bilgiye aç çocuklarımıza laboratuarın değil, mescitlerin yolu gösterilmek istenmekte, din esaslı bir eğitim sistemi oluşturulmaya çalışılmaktadır.

Cumhuriyet değerlerinin önemli yıldönümleri olan milli bayramlar konusundaki alerjisiyle bilinen bakanlık, ayrıca yeni yönetmeliğindeki “kurumlara ad verme” kıstaslarıyla da Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün adının milli eğitimden silinmesi uğraşına hız vermiştir. Önceki yönetmelikte özel bir madde olarak yer alan Atatürk'le ilgili kurum adı verme maddesi yeni yönetmelikte sadece bir madde bendi olarak kapsamı daraltılarak düzenlenmiştir.

Hatırlanacağı üzere; Eğitim İş olarak Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşlarının isimlerini taşıyan okulların AKP, tarafından isim değişikliğine maruz bırakılmasını yargıya taşımış ve bu konuda zafer kazanmıştık. MEB’in yeni yönetmeliği, söz konusu zaferimizde alınan yargı kararlarını da arkadan dolaşmak ve bu anlamda da yasalara aykırı düşmek anlamı taşımaktadır.

Şu gerçekler hiç unutulmasın: İçler acısı durumdaki eğitim sistemimizde; çocuklarımız eşit eğitim alamamaktadır, zengin ile fakirin bilgiye ulaşma oranı yüzde 78 gibi bir farkla devasa bir uçurumdur, eğitimcilerimizin birçoğu atanamamış, atananlar ise hak gasplarına maruz bırakılmaktadır, köy ve kasaba okullarındaki imkânlar uluslararası kriterlerin çok altındayken; okul olmayan yerlerde yavrularımız tarikatların ve cemaatlerin kucağına itilmektedir. Hâl böyleyken; bu utanç tablosunu düzeltmek yerine, mescit sevdasına düşen MEB’i kınıyoruz! Mustafa Kemal Atatürk sayesinde dünyada çocuklara atfedilen tek bayramın ev sahibi olan ülkemizde, geleceğimiz olan çocukların gerici ve Cumhuriyet kazanımlarını tasfiye etme niyeti taşıyan politikaların kurbanı edilmesinin önünde duracağımızı tekrar ilan ediyoruz.

MEB’in anayasaya, uluslararası sözleşmelere ve Cumhuriyet’in temel ilkelerine aykırı olan bu yönetmeliğini yargıya taşıyacağız ve ne olursa olsun, bu karanlığa ışık taşıyacağız.”

(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim