Bu coğrafyada, Türkiye dışında hiçbir ülkede demokrasi olmadığını, bu yüzden de kan ve gözyaşının dinmediğini anlatan Yolyapar, “Saddam, Kaddafi diktatördü evet, Esat da diktatör. Ama, Ortadoğu’da hangi ülkede demokrasi var? Emperyalist güçlerin işine gelmeyen diktatörlerin ülkelerine ‘Arap Baharı’ adı altında operasyon yapılıyor ve bu ülkeler kan gölüne çevriliyor, milyonlarca insan ölüyor. İstifade edilen diktatörler ise kollanıyor.”

“Ortadoğu, keskin mezhep ayrılıkları nedeniyle, ne yazık ki emperyalist provokasyonlara açık bir bölge. Biz uzun yıllar boyunca, Ortadoğu bataklığından uzak kalmayı başarabilmiştik, ama yine emperyalizmin birer projesi olan bölücü ve darbeci terör odakları nedeniyle, sınırlarımızdaki gelişmelere kayıtsız kalamadık; kendimizi kan ve gözyaşının, acının egemen olduğu bataklığın içinde bulduk. Yüce Önder Atatürk’ün ‘Yurtta Barış Dünyada Barış’ ilkesine dönmekten başka çıkar yolumuz da yok.”

Meltem Danışman Çınar, eski Devlet Hastanesi’nin yerine yeniden 200-250 yataklı bir hastane açılması için teknik raporun beklendiği yönündeki açıklamaları hatırlatarak, Yolyapar’ın görüşünü sordu. Mehmet Yolyapar da, Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde özellikle bazı branşlarda aylar sonrasına randevu verilebildiğini hatırlatarak, yükünün hafifletilmesi için yeni hastanenin mutlaka açılması gerektiğini, bu doğrultudaki çabaları nedeniyle Milletvekili Ahmet Sami Ceylan ile Ak Parti İl başkanı Yusuf Ahlatcı’ya Çorum adına şükran borçlu olduğunu söyledi.

Ancak, benzer sorunları yıllardır konuşup tartıştıklarını, Çorum adına taleplerinin de yıllardır neredeyse hiç değişmediğini belirten Yolyapar, “Geçmişte Tercüman gazetesinde pehlivan tefrikaları vardı. ‘Eski Bir Pehlivan’ın kaleminden çıkan pehlivan hikâyeleri bitmek bilmezdi. Ben de Çorum’un gündemini buna benzetiyorum. Hep aynı şeyleri yazmak, hep aynı talepleri dile getirmek zorunda kalıyorum. Çünkü, sorunları çöze çöze gidemiyoruz. Bir arpa boyu yol alamıyoruz.” ifadesini kullandı.

Meltem Danışman Çınar’ın, TÜİK verilerine göre Çorum’un nüfus bakımından 42. sırada yer aldığını ve nüfusunun azaldığını hatırlatması üzerine, Çorum’un büyümesinin durduğunu ve gerileme dönemine girme noktasına geldiğini vurgulayan Mehmet Yolyapar, “Çorum, kısır döngü içine girdi. İl nüfusu azalıyor, merkez, yani kent nüfusu, kendi kırsalından ve ilçelerinden göç alarak küçük artışlar gösteriyor. Oysa, Çorum’un nitelikli göç alması gerek. Üniversite öğrenci sayısı bile artacağına azaldı. Hemşehrilerimi uyarmaya çalışıyorum, ama ne yazık ki pek çoğu günlük yaşadığı için bunları umursamıyor. Ve ne yazık ki duyarlı olanların oranı son derece düşük.” diye konuştu.

Soru üzerine, Çorum Kalesi’nin restorasyonu ile ilgili çalışmaları takdirle karşıladığını, Velipaşa Hanı ile birlikte Kale’nin Çorum turizmine büyük katkı sağlayacağını anlatan Yolyapar, Çorum’un kültür, sanat ve turizm açısından adeta bir seferberlik içine girmesinin zorunlu hale geldiği görüşünü de tekrarladı. Mehmet Yolyapar, kamuoyu oluşturarak açılmasına ve Kadeş adının verilmesine katkı sağladığı meydanın, güzel bir projeyle Çorumluların günlük yaşamına kazandırılması yönündeki beklentisini de dile getirerek, Belediye Başkanı Aşgın’ın olumlu icraatlarına daima destek olacaklarını söyledi.

Meltem Danışman Çınar’ın gündeme getirmesi nedeniyle, Dr. Sedat Terlemez’in kaybından duyduğu üzüntüyü ifade eden Yolyapar, aramızdan ayrılışının 28. yıldönümünde anılan Ord.Prof.Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ile ilgili olarak da şöyle konuştu:
“Merhum Velidedeoğlu ve Mülkiye’nin unutulmaz hocası merhum Prof. Bahri Savcı’nın bir dönem köşe yazarlarımız arasında yer almaları, benim yaşadığım sürece taşıyacağım büyük bir onurdur. Velidedeoğlu, gelmiş geçmiş en demokratik anayasa olan 1961 Anayasası’nı hazırlayan komisyonda yer almıştı. Kendisini asılsız ve haksız bir şekilde Yassıada Mahkemesi ile irtibatlandırmaya kalkışanlar oldu. Bu, açık bir iftiraydı. O, Cumhuriyet’teki ve ÇORUM HABER’deki tüm yazılarında Çorum’dan ‘atalarımın kenti’ diye bahsetmiş, cumhuriyetçi ve demokrat bir bilim ve hukuk insanıydı.”

“Ölümünden önce hasta yatağında telefonla görüştüğümüzde, Çorum’un büyük parkında bazı fidanları kendi eliyle diktiğini anlatmıştı. Adeta vasiyeti gibiydi. Ölümünden sonra, bu parka adının verilmesi gerektiğini savunarak kampanya başlattım. Belediye Meclisi de duyarlılık gösterip bu adı verdi. Kent içinden geçenler, ‘Hıfzı Veldet Çorumlu muymuş?’diye takdirlerini ifade ederlerdi. Yunus Emre de bizim büyük değerimiz, ama adını bir başka yere veremez miydik?”

(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim